Benjamin, Walter

Yaşamı. 1892’de Berlin’de dünyaya gelen ve düşünceleri daha çok 1960’lı yıllardan itibaren ilgi görmeye başlayan Yahudi asıllı Alman filozofu, edebiyat eleştirmeni, çevirmen, denemeci, radyo oyun yazarı ve yayıncısı. 1940’ta Gestapo’dan kaçarken Fransa-İspanya sınırında bulunan Port-Bou’da umutsuzluğa kapılarak yaşamını sonlandırmıştır.

Felsefesi. Benjamin’in felsefi bir sistemi yoktur. Alegorik bir dil kullandığı birçok çalışması fragmantal yapıdadır ve genelde alıntılardan oluşur. Asja Lacis, Ernst Bloch, Georg Lukács ve Bertolt Brecht gibi isimler ise onun Marksizme yönelmesinde etkili olmuşlardır. Düşüncelerinin oluşmasında Marksizm, Mesiyanizm, Romantizm ve Gerçeküstücülük akımlarının yeri büyüktür. Benjamin, genelde Frankfurt Okulu ile anılsa da hiçbir zaman Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’ne üye olmamıştır. Bir süre Enstitü’den burs alarak geçimini sağlamıştır ve Enstitü’nün dergisinde bazı çalışmaları yayımlanmıştır.

Benjamin, modern toplum, kültür ve sanata ilişkin görüşlerini 1927’de yazmaya başladığı ancak tamamlayamadığı Das Passagen-Werk (Pasajlar Çalışması) adlı eserinde ele alır. Kapitalizm ile birlikte modern toplumda var olan sorunları, kültürü ve faşizm olgusunu anlamak ve bu sorunların üstesinden gelebilmek adına bugünden geçmişe değil de geçmişten şimdiye bakmak gerektiğini düşündüğü için modern toplumdaki sorunların kaynağına, yani 19. yüzyıla geri dönmenin önemini vurgulamıştır. Yine, üstyapının altyapının bir ifadesi olduğunu düşündüğü için de özellikle Baudelaire ve diğer pek çok yazar, düşünür ve metin üzerinden bu dönemi okur. Kapitalizm ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle modern toplumun aldatıcı, fantazmagorik bir yapıya büründüğünü, bu toplumda sanat dahil her şeyin metalaştığını, insanın kendisine ve içinde bulunduğu koşullara yabancılaşıp üretici kimliğini unutarak tüketici konumuna geldiğini ve gerçeklik algısının değiştiğini, böylece de sorgulayan ve eleştiren bir varlık olmaktan uzaklaşarak kendi dışındaki güçlerin yönlendirmesi altında kaldığını ileri sürer.

Modern toplumdaki bu durum, I. Dünya Savaşı’nın meydana getirdiği yıkım ve faşizmin yükselişiyle birlikte insanlığın ilerleme içinde olduğu düşüncesini sarsmıştır. Bu durum, Benjamin’i tarihsel ilerleme düşüncesini sorgulamaya götürmüştür. Über den Begriff der Geschichte’de (“Tarih Kavramı Üzerine”) tarihin ilerlemediğini, resmi tarih yazımının ise yanlı ve politik bir tavır olduğunu, çünkü tarihçilerin tarihi daima galiplerin bakış açısından yazdıklarını söyler. Oysa mağlupların veya ezilenlerin bakış açısından tarih bir enkazdır, artarda gelen felaketlerden ibarettir. Bu nedenle kurtuluş ve özgürleşim için tarihi yeniden yorumlamaya ve yeni bir düşünme biçimine ihtiyacımız vardır. Tarihi, Gershom Scholem’in etkisiyle yöneldiği Mesiyanizme ve tarihsel materyalizme başvurarak değerlendiren Benjamin, tarihsel materyalistin teolojiyi hizmetine alarak tarihi yeniden değerlendirmesi gerektiğini ileri sürer. Teoloji, hatırlama ve kefaret için önemlidir. Geçmişte verilen mücadelelerden bugün için dersler, bilgiler çıkarmak, geçmişteki adaletsizlikleri hatırlamak, unutulmuş imkânları öğrenmek, özgürleştirici öğeleri görmek ve mağlupların geçmişte arzulayıp elde etmek için mücadele verdikleri amaçlarını gerçekleştirmek gerekir. Ancak bu şekilde kefaret ve mevcut yaşamı değiştirmek mümkün olabilir. Özgürleşimi, değişimi sağlayacak olan da tarihin gidişatını durduracak, sürekliliğini parçalayacak olan Mesih’tir, ki Benjamin’in Mesih ile burada işaret ettiği ezilenlerdir, yani proletaryadır.

Benjamin, Das Kunstwerk im Zeitalter seiner technischen Reproduzierbarkeit (“Teknik Aracılığıyla Yeniden Üretilebilir Olduğu Çağda Sanat Eseri”) adlı makalesinde ise faşizmin geleneksel estetik kategorileri kullanarak politikayı, savaşı estetize ettiğini, komünizmin ise sanatı politikleştirerek buna karşılık verdiğini dile getirir. Faşizmin kapitalist üretim ilişkilerinden bağımsız olmadığını, onun üretici kimliklerini unutup tüketici konumuna gelen yabancılaşmış kitlelerden beslendiğini ve sanat ile kitle iletişim araçlarını kullanıp kült değerler üreterek politik amaçları için kitleleri yönlendirdiğini ileri sürer. 19. yüzyıldan itibaren sanat eserlerinin yeniden üretim teknikleriyle çoğaltılabilmeleri, sanat eserinin belirli bir mekân ve zamandaki varlığına, biricikliğine ve otantikliğine işaret eden aurasının ortadan kalmasına sebebiyet vermiştir. Daha önce ritüelin hizmetinde olan sanat, auranın ortadan kalkmasıyla demokratikleşmiş ve kitlelerin sanata erişimi kolaylaşmıştır. Bu durum onların sanat ile olan ilişkilerini değiştirmiş, sanat politikleşmiştir. Auratik sanat eseri karşısında büyülenen, tefekküre geçen ve pasif bir konumda olan alımlayıcı, auradan yoksun fotoğraf ve film gibi sanat eserleri karşısında aktif ve eleştirel hale gelmiştir. Film izleyicisinin dikkati dağınıktır, çünkü film, tekniği sayesinde izleyiciyi sarsar ve yoğunlaşmaya engel olur. Ayrıca kolektif alımlamaya imkân tanıyarak izleyicinin aktif ve eleştirel hale gelmesine ve politik örgütlenmeye olanak sağlar. Benjamin edebiyatın da teknik aracılığıyla politikleştirilebileceğini, yeni tekniklerin özgürleşmeyi sağlayacak duruma getirilerek kullanılması gerektiğini söyler. Yazarın özerk olmaktansa bir sınıfın (işçi sınıfının) hizmetinde üretimde bulunması gerektiğini belirtir. Ancak eserinin içerik olarak değil biçimsel olarak böyle bir hizmette bulunmasının yanı sıra, yazarın da öğretici olması ve yol göstermesi gerektiğini düşünür. Benjamin’in hayranlık duyduğu Brecht’in auradan yoksun epik tiyatrosu da politik sanat için iyi bir örnektir. Ona göre, bu tiyatro biçimi, kesintili montaj ve yabancılaştırma tekniği aracılığıyla dramatik tiyatroda var olan katharsis deneyimini engelleyerek seyirciyi şaşırtıp politik ve eleştirel bir tavır kazanmasını sağlar.

KAYNAKÇA

Benjamin, Walter. “Das Kunstwerk im Zeitalter seiner technischen Reproduzierbarkeit”. “Zweite Fassung”. Gesammelte Schriften, Band I-2, Hg. von Rolf Tiedemann und Hermann Schweppenhäuser, Frankfurt am Main: Suhrkamp Verlag, 1980.

Benjamin, Walter. Brecht’i Anlamak. Çev. Haluk Barışcan-Güven Işısağ. İstanbul: Metis Yayınları, 2011.

Benjamin, Walter. Pasajlar. Çev. Ahmet Cemal. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2013.

Benjamin, Walter. “Tarih Kavramı Üzerine”. Son Bakışta Aşk içinde, 39-49. Çev. Nurdan Gürbilek-Sabir Yücesoy. Ed. Nurdan Gürbilek. İstanbul: Metis Yayınları, 2012.

Dellaloğlu, Besim F. “Modern Bir Mesih: Walter Benjamin”. Benjamin içinde, 57-80. Haz. Besim F. Dellaloğlu. İstanbul: Say Yayınları, 2010.

Dellaloğlu, Besim F. “Örselenmiş Bir Hayat”. Benjamin içinde, 43-56. Haz. Besim F. Dellaloğlu. İstanbul: Say Yayınları, 2010.

Erkek, Fatma. Walter Benjamin’de Sanat, Estetik ve Politika İlişkisi. Basılmamış Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019.

Gürbilek, Nurdan. “Sunuş”. Son Bakışta Aşk içinde, 7-38. Ed. Nurdan Gürbilek. İstanbul: Metis Yayınları, 2012.

Löwy, Michaël. Walter Benjamin: Yangın Alarmı, “Tarih Kavramı Üzerine” Tezlerin Bir Okuması. Çev. U. Uraz Aydın. İstanbul: Versus Kitap, 2007.

Oskay, Ünsal. “Walter Benjamin’de Tarih, Kültür ve Fantazya”. Estetize Edilmiş Yaşam içinde, 129-164. Haz. Ünsal Oskay. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları, 1982.

Yazar : Fatma ERKEK (Çankırı Karatekin Üniversitesi)