sözleşmecilik

[Alm. Kontraktualismus ] [Fr. contractualisme ] [İng. contractualism ]

Ortaya çıkışı. Sözleşmecilik, hukuki-siyasi düşünce tarihinde Antik Yunan felsefesine kadar geri götürülür. Ancak bu kuramın Modern yapılanmaya özgü zihniyetin kurgusal unsuru olduğunu düşünmek daha doğrudur. Modernite öncesi meşruiyet ilişkisinden modern meşruiyet ilişkisine geçilirken, sözleşmecilik, yasa ile uygulama arasındaki hukuki-siyasi iktidar ilişkisinin kurgusu olur. İlk sözleşmecilerin, sistemli olarak 16. yüzyıl sonunda, örneğin Théodore de Bèze gibi Protestan monarkomaklar arasından çıkması şaşırtıcı değildir. Yine de sözleşme düşüncesi Modernitenin yapısal ve zihinsel tohumlarının atıldığı 15. yüzyıl sonlarında ya da 16. yüzyıl başlarında belirmeye başlamıştır. Dönem düşünürü Francisco de Vitoria bundan Relecciones’inde (Dersler) söz eder ve 1513’te Mario Salamone de Alberteschi De Principatu (Hükümdarlık Hakkında) başlıklı elyazmasında sözleşmeci bir düşünce sergiler. 16. yüzyıl sonunda ise Protestan monarkomakları, Karşı-Reform çabası içinde, Katolik Dünya’nın ilk modernleri cizvitler izler. Kapsamlı ilk sözleşme kuramı da Suárez’in Defensio Fidei’sinde belirir. Arkası hızla gelir: Hobbes, Locke ve onlarla kıyaslanırsa geç dönem sözleşmeciliğinin temsilcisi Rousseau. Bu modern doğal hukukçu kuramın mantığını anlatmadan önce, sözleşmeci düşüncenin, sayısız iradeci doğal hukukçuyla, örneğin Rawls’la günümüze kadar uzandığı, istisnai bir başlangıç sözleşmesinin ise Freud’un Totem ve Tabu’su ile Musa ve Tektanrıcılık’ında ortaya çıktığı söylenmelidir. 

Tanımı. Gerçeklikte böyle iradî bir “toplum kurma” anını düşünmek mümkün olmasa da modern hakîkat yaratımına sosyal sözleşme kurgusu yolu açmıştır. Bu varsayım klasik doğal hukukçu yasa yaratma tekniğini dünyevî odağa taşıyan iradecilerindir. İster modern doğal hukukçu ya da iradeci pozitivist diye adlandırılsınlar, ister inançlı ya da inançsız olsunlar, sözleşmecilerin hepsini birleştiren özellik hukuk ya da yasanın kaynağına kurgusal bir başlangıç anındaki insan iradesini oturtmalarıdır. Bu kez sıfır noktası toplum öncesi bir dünyevî kaynak, hukuku ya da yasayı önceleyen bir doğal durumdur. Değişen inanç, mizaç ve koşullara göre liberal ya da totaliter düzeni meşrulaştıracak kurgu, bu sıfır noktasında –ancak buradan başlıyorsa irade bağımsızdır– insanların iradelerinin sözleşmede bir araya geldiğini ya da sözleşmede bir araya gelen insanların ortaya bir irade koyduğunu anlatır. Modern kurgunun ulus iradesine açılan varsayımsal yaratım yolu budur. Doğal hukukun tüm insanlar üstündeki mutlak özerkliğinden, insanî hukukun yalnızca ulusu kapsayan özerkliğine onunla geçilir. Bu iradî başlangıcın varsayımsal olduğunu ilk sözleşmeciler de kabul ediyorlardı. Yeni bir Hakîkat’e dönüştürdükleri sözleşmeye dayalı egemenliğin gerçekliği konusunda, onları içselleştirip inanca dönüştüren sonraki kuşakların ezberiyle kıyaslanırsa çok kuşkucu bir tavır sergilerlerdi: Ama ne olursa olsun, varsayım modern zihniyeti belirliyor, yapılanma bu meşrulaştırmayla kendini sağlama alıyor, aynı iradeci tekniği kullanarak özgül meşrûiyet bağıyla kendini sağlama almış olan Modernite-öncesi yapılanmanın yerine geçiyordu.

Sözleşmecilerin varsayımsal sıfır noktası hakkındaki iddiası iki yönlüydü: Önce, sanki dünyayı ve insanlığı yeniden yaratan bu sıfır noktası Modernite’nin gizil başlangıcını ifade ediyordu. Doğal durum, kimse bunu açıkça söylemese de Modernite-öncesini ve geri kalan yapılanmaları karşılıyordu. Sonra, buna bağlı olarak hem Modernite-öncesi düzenlerin hem modern olmayan tüm düzenlerin hukukî olamayacağı bu kez açıkça anlatılıyordu. Modern varsayım klasik doğal hukukçu görüşü taklit ediyor, olması gereken doğal hukuk insanî her şeye nasıl üstünse, modern hukuk da farklı hukukların üstünde görülüyordu. 

“Hukuk nedir?” sorusu “hukukun yaratıcısı kimdir ya da nedir?” sorusudur. İradeci mantık bu yaratıcıya göre soruları cevaplandırır ve tüm pozitif hukukları belirleyecek bir iradenin yasasına uymayan düzenlemeler hukuk dışına çıkarılır. Mutlakiyetçi modern başlangıçta da meşrûiyetini kurgusal topluluk durumundan alan monarkla, arkasındaki devlet aynı soruları yeni bir Özne’nin iradesiyle karşıladılar. Egemenliğe kayıtsız şartsız sahip olan, hem sözde hukukunu yaratan hem de tüm yurttaşlarla tek tek bu hukukun kurgusal öznesine dönüşen Ulusun iradesi. Yaratıcı irade tanrısal düzlemden, önce monarkın sonra ulusun alanına aktarılınca, hukukun ya da yasanın ilk özerkliği açısından niteliksel bir değişiklik olmasa da onlar farklı ulusların ayrı ayrı hukuku ya da yasası oldular.

Aşkın yaratıcı iradeyle bir sıfır noktasında hukuk ya da yasayı başlatan doğal hukukçu varsayım tartışmaya kapalıdır. İdealist olmayanların bu metafizik sava itirâzları, olanların hukuk anlayışını değiştirmeyeceğinden anlamlı sayılmaz. Ama yaratıcı iradeyi dünyaya taşıyan modernlerin, kurgusal sözleşmeyle mümkün olduğunu iddia ettikleri farklı bir başlangıçta özgür iradeyle hukuk yaratılacağı savı, idealizme karşıt sanılarak idealist olmayan yandaşlar bulur. Ulus iradesinin demokrasinin vazgeçilmez koşulu olduğuna yürekten inananlar da çıkar. İlk bakışta gerçeğin kendisiymiş sanılsa da doğal hukukçu sava göre daha kurgusal olan bu savı, idealist olmayanlar ihtiyatla karşılamalıdır. İradeci pozitivizmin özerklik ve öncellik iddiası, sonuçta idealist olsa bile, öyle görünmediğinden yanıltıcıdır. Bu kurguya karşı düşünülmesi gereken şey, gerçek sosyal başlangıçta, ilk güç ilişkisinin algıları dağıtan çok uzun bir süreçte kurala bağlanarak istikrar kazandığı ve böylece meşrulaştığıdır; sözleşme olsa olsa bu ilk meşrûiyet kurgusunun geç dönem modern versiyonu olabilir.

KAYNAKÇA

Duprat, Gérard  “Expérience et sciences politiques: Machiavel, Hobbes”, Revue Européenne des Sciences Sociales 49, Droz, Genève 1980.

Goldschmidt, Victor. Anthropologie et politique, Paris: Vrin, 1983.

Goyard-Fabre, Simone. Le droit et la loi dans la philosophie de Thomas Hobbes, Paris: Klincksieck,  1975.

Hobbes, Thomas  Léviathan, Paris: Sirey,  1971.

Juan de Mariana. “Obras I”. Biblioteca de autores españoles. Tomo XXX. Atlas. Madrid 1950.

Mairet, Gérard Le dieu mortel, Paris: Puf, 1987

Maravall, José Antonio  Estudios de historia del pensamiento Español 1-2-3, Ediciones Cultura Hispánica, Madrid 1984.

Moreau, Pierre-François  "Loi naturelle et ordre des choses chez Suárez”, Archives de Philosophie 42, Paris 1979.

Salamone, Maria Antonietta. La idea del contrato social en Mario Salamone de Alberteschi: sus vínculos con la Escuela de Salamanca y el Constitucionalismo inglés, Tesis de la Universidad Complutense de Madrid, 2006.

Suárez, Francisco  “Le droit des gens se distingue du droit naturel en ce qu’il est uniquement un droit positif humain – Corollaires de la doctrine précédente; comment le droit des gens est à la fois juste et muable”, Alfred Vanderpol, Droit de guerre, Paris: A. Pedone,  1925.

Yazar : Cemal Bali AKAL (Kadir Has Üniversitesi)