ahlaki statü

[Alm. moralischer Status ] [Fr. statut moral ] [İng. moral status ]

Ahlaki statü, ahlaki konum (İng. moral standing) ya da ahlaki önem (İng. moral consideration, moral considerability), bir varlık grubunun doğrudan ahlaki yanlışlığa uğrayabilme ya da belirli ahlaki haklara sahip olma özelliğini belirten bir kavramdır. Ahlaki statüye sahip bir varlık, ahlaki olarak yanlışlığa uğrayabilen, ahlaki faillerden ahlaki önemi veya ilgiyi hak eden, bu statüye sahip olmayan diğer varlıkların sahip olmadığı ahlaki haklara sahip olan bir varlıktır.

Ortaya Çıkışı ve Önemi. “Ahlaki statü” kavramı, 1970'lerde, uygulamalı etik içerisine giren fetüsün bir insan olup olmadığı sorusunu merkeze alan kürtajla, hayvan hakları bağlamında hayvanların ahlaki konumlarıyla ve genel olarak da insan dışı canlıların ahlaki konumlarıyla ilgili olmak üzere başlangıçta bağımsız üç felsefi tartışmadan ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkışından itibaren kürtaj, kök hücre araştırması ve zigotlar, embriyolar ile fetüsler gibi gelişmemiş insan varlıkları; insan-olmayan hayvanlar ve ağaçlar, türler, ekosistemler, canlı olmayan dağ gibi varlıklarla ilgili tartışmalarda önem taşımaya başlamıştır. Öte yandan kavram ya da kavrayış Thomas H. Birch, Benjamin Sachs, Anita Silvers ve Oscar Horta gibi bazı felsefeciler tarafından eleştiri konusu da olmuştur.

Teorileri. Kavram ortaya çıkmamışken bile felsefeciler, ahlaki öneme sahip olan varlıklar hakkında görüşler ileri sürmüştür. Bu nedenle felsefe tarihinde birçok ahlaki statü teorisi bulunur. Bu teorilerden biri ahlaki faillik teorisi (İng. the moral agency theory) olarak adlandırılır. Bu görüş, yalnızca ahlaki fail olanın ahlaki statüsü olduğunu benimser. Görüşün önde gelen savunucularından biri olan Kant’a göre ahlaki failler, ahlaki akıl yürütme yapabilen ve eylemlerini aklın koyduğu ahlaki ilkelere göre yönetebilen, kendinde amaç olan varlıklardır. Bu nedenle sadece onlar ahlaki öneme sahip varlıklardır. Diğer bir ahlaki statü teorisi, sadece homo sapiensin bir üyesi olmanın ahlaki statüye sahip olmak için gerekli ve yeterli koşul olduğunu ileri süren, genetik insanlık teorisi (İng. the genetic humanity theory) denilen görüştür. Ahlaki statüyle ilgili başka bir teori, önde gelen savunucusunun Peter Singer olduğu, ahlaki statüyü haz, acı ve diğer bilişsel zihinsel durumlar deneyimleyebilen varlıklara atfeden hissedebilirlik teorisidir (İng. the sentience theory). Organik hayat teorisi (İng. the organic life theory) ise daha çok varlık grubunu ahlaki statü sahibi yapan bir teoridir. O, sadece hissedebilir canlıların değil, doğanın bir parçası olmanın ya da bir ekosistemin ayrılmaz bir parçası olmanın ahlaki statüye sahip olmak için yeterli olduğunu ileri sürer. Organik hayat teorisi kendi içinde, yaşayan her tek tek şeyin ahlaki statüye sahip olduğunu savunan canlımerkezcilik (İng. biocentrism) ile sadece tek tek canlıların değil, nehirler, dağlar gibi cansız varlıkların da eklenmesiyle ekosistemin bütününün ahlaki statüye sahip olduğunu iddia eden çevremerkezcilik (İng. ecocentrism) ya da bütüncülük (İng. holism) olarak adlandırılan iki teori kümesine ayrılır.

Ahlaki statüyü sosyal ya da ekosistemsel ilişkiler üzerinden belirleyen teoriler de bulunmaktadır. Örneğin Nel Noddings ahlaki statünün, önemseme (İng. caring) olarak adlandırdığı duygusal ilişkinin bir işlevi olduğunu savunur. J. Baird Callicott’un biyososyal teorisine (İng. the biosocial theory) göreyse, ahlaki yükümlülükler hem sosyal hem de biyolojik ilişkilerden kaynaklanır. Callicott’un teorisinde, eş merkezli ama her biri bir öncekinden daha geniş olan, merkezinde ailemizin ve sonra komşularımız, yurttaşlarımız, diğer insanlar, hayvanların vd. olduğu yükümlülük daireleri vardır. Her dairenin içindeki topluluğa karşı ahlaki yükümlülüklerimiz olsa da daha içteki dairedeki topluluğa olan yükümlülüklerimiz daha önceliklidir. Öte yandan daireler birbirinden bağımsız da değildir; bu nedenle daha içteki dairelerdeki topluluklara olan yükümlülüklerimizin daha dıştaki dairelere zarar vermemesi gerekir.

Yakın zamanda Mary Anne Warren tarafından, yaşam, hissedebilirlik, kişi olma gibi özellikler ile sosyal, duygusal ve biyosistemsel ilişkileri kapsayan önemli bir ahlaki statü teorisi geliştirilmiştir. Warren, birden fazla geçerli ahlaki statü kriteri olduğunu; ahlaki failler açısından farklı yükümlülükleri ifade eden birden fazla ahlaki statü türü bulunduğunu ileri sürer. Ona göre ahlaki failler, gerekli niteliklere sahip olma derecesine bakılmaksızın statü düzeylerinin en üstündeki tam ahlaki statüye (İng. full moral status) sahiptir. Warren’a göre, tam ahlaki statü dışında bir varlığın ahlaki statüsü ise statü kazandıran niteliğe sahip olma derecesine göre değişir. Hissedebilir varlıklar, hissedebilir olmayan canlılar ve ekosistemler, farklı derecelerde de olsa, bir tür ahlaki statüye sahiptir.

KAYNAKÇA

Hursthouse, Rosalind. “Moral Status”. The International Encyclopedia of Ethics. Ed. Hugh LaFollette, 3422-3432. West Sussex: Wiley-Blackwell, 2013.

Jaworska, Agnieszka ve Julie Tannenbaum. “The Grounds of Moral Status”. The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Spring 2018 Edition), ed. Edward N. Zalta, URL = <https://plato.stanford.edu/archives/spr2018/entries/grounds-moral-status/>.

Rowlands, Mark. “Animals That Act for Moral Reasons”. The Oxford Handbook of Animal Ethics. Ed. Tom L. Beauchamp ve R. G. Frey, 520-547. Oxford: Oxford University Press, 2011.

Sytsma, Justin ve Edouard Machery. “The Two Sources of Moral Standing”. Review of Philosophy and Psychology 3/3 (2012): 303-324.

Warren, Mary Anne. “Moral Status”. A Companion to Applied Ethics. Ed. R. G. Frey ve C. H. Wellman, 439-450. Oxford: Blackwell Publishing, 2003.

Warren, Mary Anne. Moral Status. Oxford: Oxford University Press, 1997.

Yazar : Murad OMAY (İstanbul Üniversitesi)