akıl

[Tr. Alt. Us ] [Alm. Vernunft] [Fr. raison] [İng. réason] [Lat. ratio] [es. t. akıl]

I. (Geniş anlamıyla) Duyarlığın karşıtı olarak, düşünme, anlama, kavrama yetisi; usavurma, çıkarımlar yapma yetisi; olaylar ya da kavramlar arasında zorunlu bağıntılar kurma yetisi; bağlantıları algılama ve kavrama yetisi. Bu bağlamda:

1– İnsanı hayvandan ayıran öznitelik. insan genellikle usu olan bir hayvan olarak tanımlanır. (Hayvanlarda belli bir anlak —intelligence— olduğu, ama us olmadığı kabul edilir.)

2– Evrenin nesnel düzen ilkesi. (Anaksogoras’ta: “nous”, Herakleitos’ta: “logos”); Hegel’de: nesnel-mantıksal biçimlerin bütünü: bütün var olanların temelinde bulunan ilke.

II. (Öznel anlamda)

1– Ortaçağın sonlarından 17. yüzyıla değin, bilgi yetileri olan duyu algısı (sensatio), us (ratio), anlık (intellectus) dizisinde, us (ratio) anlığa (intellectus) göre daha aşağı bir sıraya konmuştur, duyu algılarını kavramlar altında toplayan yeti olarak gösterilmiştir. bkz. anlık (intellectus); skolastik çağda akıl aynı zamanda fizikötesi bilgi yetisi olarak kabul edilen anlıktan (intellectus) ayrı olarak çıkarımlar yapan düşünme yetisi olarak da anlaşılır.

2– Aydınlanmadan, özellikle Kant’tan bu yana yukarıdaki (II, 1) anlamın tersine, us yüksek bir bilgi yetisi olarak anlaşılır; böylece us kavramlar yetisi değil, anlığın kavramlarını ilkeler altında birleştirme yetisidir, kısaca ilkeler yetisidir; usun ilkelerine ya da kavramlarına fizikötesi nesneler, yani deneyin ötesinde bulunan nesneler karşılıktır. Usun bu kavramlarına da Kant “ideler” adını verir. Hegel’de: Karşıtların birliği ve bütünlüğü üzerine eytişimsel düşünme yetisi.

Yazar : YAZARINI BEKLEYEN MADDE....