antinomi

[Tr. Alt. çatışkı] [Alm. Antinomie] [Fr. antinomie] [İng. antinomy] [Yun. antinomia] [es. t. tesavi-i nakizeyn] 

Genel tanımı ve kullanımı. Tek başına doğru ve anlamlı görünen iki önermenin birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkan çatışkı. Yunanca yasalar [nomos / Yun. νόμος] arasındaki çelişki anlamına gelen antinomia [Yun. ἀντινομία] sözcüğünden gelmektedir. Elea’lı Zenon bu tür çatışkılara çıkmaz anlamına gelen aporia [Yun. απορία] demiştir. Antinomi, MS 95 yılında yayınlanan, karşıt argümanların birlikte sunulduğu Institutio Oratoria adlı eserde Quintilian tarafından değinilen retorik sunum biçimine verilen addır (VIII.Kitap, 7.Bölüm). Söz konusu biçimin, 17.yüzyıl hukuk sisteminde, adli yargılamalarda kullanılan yasalar arasındaki çelişkiye dikkat çekmek için kullanıldığı bilinmektedir.  

Kant felsefesinde. Kant'ın felsefesinde önemli bir yeri olan antinomi kavramı, aklın deneyimden bağımsız kullanımının yol açtığı çatışkıları ifade etmektedir. Kant’a göre deneyime başvurulamadığı için kendisi de karşıtı da aynı güçle önesürülebilir olan bu önermeler, “insan aklının en garip fenomenleridir (Prolegomena, 144.par). Antinomiler, duyular dünyasının nesnelerinin kendi başına şey’ler olarak düşünülmesinden ve görünüşlerin bağlantılarının ilkelerinin kendi başına şey’ler için kullanılmasından kaynaklanan çatışmalardır. Birinci antinomi nicelik, ikincisi nitelik, üçüncüsü bağıntı ve dördüncüsü kiplik kategorisi ile ilişkilidir.  

“1.Önerme: Dünyanın zaman ve uzam bakımından bir başlangıcı (sınırı) vardır.  

   Karşıtı:   Dünya zaman ve uzam bakımından sonsuzdur.” (Prolegomena, 144.par; CPR A426, B454)

Evrenin bir başlangıcı olup olmadığına dair söz konusu tez ve karşı tezler, bütünlük (totality) kategorisinin deneyimin sınırlarının ötesinde kullanılmaya çalışılmasından kaynaklanmaktadır. İnsan aklı belirsiz bir niceliği kavramaktan aciz bir yapıdadır ve bütünlük fikri, parçaların tamamlanmış sentezinin tasarımından ibarettir. Birinci önermenin doğru kabul edilmesi ilk neden ya da zorunlu varlık gibi kavramlara götürürken, ikinci önermenin doğru kabul edilmesi bu türden bir varlığı reddetmeyi gerektirecektir.

“2.Önerme: Dünyada her şey yalın olandan oluşur.

Karşıtı: Yalın olan hiçbir şey yoktur, her şey karmaşıktır.” (Prolegomena, 144.par.; CPR, A434 B462)

Evreni oluşturan tözlerin ayrıştırıldığında daha fazla bölünmeyen –yalın- parçalardan oluşup oluşmadığını belirlemeye yönelik bu teze karşı sunulan argüman, uzayın bir bileşiklik değil bir tümlük (totum) olarak tanımlanması gerekliliğine dayanmaktadır. Çünkü “(…) parçalar ancak bütünde olanaklıdır, bütün parçalar yoluyla değil.” (CPR, A439-B467) Nokta bile uzayın bir sınırı olduğundan uzay, tözlerin bir bileşiği değildir. Zira onda tüm bileşimi ortadan kaldırdığımızda geriye bir nokta dahi kalmayacaktır. O halde uzay ve zaman yalın parçalardan oluşmazlar.

“3. Önerme: Dünyada özgürlükten gelen nedenler vardır.

Karşıtı:  Özgürlük yoktur, her şey doğadır.” (Prolegomena, 144.par.; CPR, A445-B473)

Doğadaki mekanik nedensellik teorik aklın işleyişini belirlerken, pratik aklın işleyişini özgürlükten dolayı ortaya çıkan nedensellik belirlemektedir. Doğa yasası, yeter neden ilkesi gereği bir neden tarafından belirlenmemiş bir şeyin vuku bulmayacağı ilkesine dayanmaktadır. Sonsuza giden bir nedenler serisi ise birçok olayın nedeninin ortaya koyulamaması ya da olmaması anlamına geldiğinden doğa yasası ilkesi ile bir çelişki yaratacaktır. Nedenler serisinin kendisinin doğa yasalarınca belirlenmemiş bir neden tarafından belirlenmesi söz konusu antinominin nedenidir.

 “4. Önerme: Dünyanın nedenler dizisinde zorunlu bir varlık vardır.

Karşıtı:  Zorunlu olan hiçbir şey yoktur, bu dizide her şey rastlantısaldır.” (Prolegomena, 144.par., CPR, A452, B480)

Her değişim kendisinden önceki bir değişimi gerektirir, bu da değişim serisinin sonsuza uzanmasına neden olmaktadır. Bu durum ancak kendisi değişime tabi olmayan bir zorunlu varlık ile son bulabilir. Değişimin nedeni olan zorunlu varlık zamanda var olduğunda ise artık görünüşler alanına ait olmaktadır. Çünkü Kant’a göre zaman ancak görünüşlerin saf formudur.  O halde zorunlu varlığın evrenin bir parçası olması, onun zamana ve nedenselliğe tabi olması anlamına gelmektedir. Bu antinomi Kant’a göre, ancak görünüşte bulunan nedenin, görünüşlerin nedeni olan kendi başına şey’lere kadar götürülmemesi ile ortadan kaldırılabilir.

KAYNAKÇA

Caygill, Howard. A Kant Dictionary. The Blackwell Philosophy Dictionaries. New Jersey: Blackwell Publishing, 2000.

Kant. Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çıkabilecek Her Metafiziğe Prolegomena.  Çeviren: İoanna Kuçuradi-Yusuf Örnek. Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, 2000.

Kant. Immanuel, Critique of Pure Reason. Çev. ve Ed. P. Guyer - A.W. Wood. New York: Cambridge University Press, 2005. [CPR_metin içi kısaltma]

Kant. “Bütün Felsefi Teodise Denemelerinin Başarısızlığı Üzerine” Çeviren: Muhsin Akbaş, Doğu-Batı Düşünce Dergisi, Sayı14 (Nisan-2001): 203.

Quintilianus, Marcus Fabius. Institutio Oratoria, Ed. Pieter Burman. Leiden, 1720. (VIII.Kitap, 7.Bölüm).

Smith, Norman, Kemp. A Commentary to Kant’s ‘Critique of Pure Reason’. New York: The Macmillian Press Ltd, 1984.

Wood, A., The Antinomies of Pure Reason, P. Guyer (Ed.), The Cambridge Companion to Kant's Critique of Pure Reason içinde, Cambridge: Cambridge University Press, 2010.

Yazar : Ebru PEHLİVAN (Dr.)