Bradley, Francis

Tam adı Francis Herbert Bradley. 1846-1924 yılları arasında yaşamış ünlü İngiliz İdealist düşünür.

Yaşamı ve eserleri. 30 Ocak 1846’da Clapham’da doğmuştur. Cheltenham (1856-1861) ve sonra Marlborough'da (1861-1863) eğitim görmüş ve 1865'te Oxford’a girmiştir. Genç yaşlarından itibaren felsefe ile ilgilenmiştir. 1867’de okulunda önemli başarılar elde etse de onun felsefi görüşleri ampirist gelenek ile çelişince akademik kariyeri de olumsuz etkilenmiştir. Buna rağmen 1870’de Oxford’dan bir burs kazanmış ve hayatının geri kalanını burada geçirmiştir. Kırılgan bünyesi onu, sürekli hasta olan ve sık sık yoğun acılar çeken bir adam haline getirmiştir. Kazandığı bursu akademik çalışmalar ile ilgili herhangi bir sorumluluk gerektirmese de yaşadığı sağlık problemleri özellikle kış aylarında Oxford’dan uzaklaşmasına ve münzevi bir yaşam sürmesine neden olmuştur. Özel hayatı ile ilgili çok fazla bilgiye sahip olunmayan Bradley, İngiltere'nin en saygın ödülü olan Liyakat Nişanı'nı aldığı yıl olan 18 Eylül 1924'te kan zehirlenmesinden ölmüştür.

19. yüzyılın düşünsel dokusuna rağmen birçok konuda oldukça orijinal fikirler sunan ve metafiziksel temellendirmelere imza atan Bradley, 1876’da Ethical Studies (Etik İncelemeler), 1883’te The Principles of Logic (Mantığın İlkeleri), 1893’te Appearance and Reality (Görünüş ve Gerçeklik) ve son olarak 1914 yılında Essays on Truth and Reality (Doğru ve Gerçeklik Üzerine Denemeler) isimli eserlerini yazmıştır. Aphorisms (Aforizmalar) ve Collected Essays (Toplu Denemeler) ise ölümünden sonra yayınlanmıştır.

Felsefesi. Bradley inşa ettiği metafizik sistemi ile 19. yüzyıl idealizmi ve 20. yüzyıl analitik felsefe geleneği arasında bir köprü konumundadır. O, metafiziği ‘ilk ilkelere ilişkin bir inceleme’, ‘evreni bir bütün olarak kavrama çabası’ ya da ‘gerçekliği bilme girişimi’ olarak tanımlar. Bu anlamda her metafiziksel eğilim ciddi ve bilinçli bir tavır sergileyen felsefi şüphecilik ile başlar ve çelişkilerin diyalektik bir süreçte uzlaştırıldığı saf düşüncede tamamlanır. İnsani kavrayışın eksiklik ve yetersizlikleri her ne kadar metafizik bilgiyi sınırlandırsa da bu bilginin önemsiz olduğunu göstermez. Metafizik sorular sorma veya metafiziksel olana yönelme Bradley’e göre insanın içgüdüsel bir eğilimidir.

İnsanın metafiziksel olana yönelimi ampirik olanın aşılmasını gerektirir. Çünkü ‘bağımsız olabilme’ ve ‘kendi kendine yetebilme’ anlamında gerçek olmayan görünüşler bağıntı ve nitelik, zaman ve mekân, hareket ve değişim gibi onları niteleyebileceğimiz birçok şey açısından (nitelikler özneler ve yüklemler olarak birbirlerinin yerlerine geçebildikleri için) kendileri ile çelişiktir. Kendileri ile çelişik olan görünüşler geçmişin, şimdinin ve geleceğin, gerçek ve hayal edilenin mantıksal olanaklarını kucaklayan mutlak bilgiyi, bütünsel bir kavrayışı veremezler. Bu nedenle görünüşler ile ilgili bilgi, duyu verilerinin toplamına değil anlaşılırlık yasalarına odaklanmalıdır. Yani, tüm niteliklerin tek bir kavramsal sistem içinde deneyimin diğer tüm öğeleriyle içsel olarak sergilediği ilişkiye yönelmelidir. Bradley, böylece felsefedeki odağı fenomenlerin gözlemlenmesinden zihinsel olan saf gerçekliğin incelenmesine çevirmiştir.

İnsan bilgisi çelişkilerle dolu olsa da görünüşlerde takılıp kalmadığında ve onları aşmayı başarıp çokluğu birlik olan içinde düşünmeye başladığında tüm çelişkileri veya çeşitlilikleri uyum halinde içeren gerçekliğe ulaşabilir. Gerçeklik ahenkli, zamansız, mekânsız, yaratılmamış, değişmeyen, ötesinde hiçbir şeyin olmadığı ve her şeyin içinde var olduğu bir Birlik’tir. Gerçeklik ‘var olan her şeyi kuşatan’, kavramsal olarak daha doğru, ahlâki olarak daha yüksek ve estetik olarak daha güzel bir şey, Nihai Gerçeklik olarak ifade edilebilecek ‘Mutlak’tır. 

Gerçeklik düzenli, tutarlı ve mükemmeldir, görünüş ise çelişiktir. Buna rağmen, bireysel deneyimlerin nesneleri ya da görünüşler, mutlak deneyim ya da gerçeklik içinde absorbe edilir, dönüştürülüp değiştirilir.  Böylece görünüş ve gerçeklik arasındaki ilişki de sorunsuz bir şekilde devam eder. Başka bir ifade ile gerçeklik farklı farklı olan görünüşlerden oluşan uyumlu bir sistem, tutarlı bir birliktir ve görünüşler ancak bu birliğin parçası olduğu sürece gerçek olabilirler.

Bradley’in bu metafiziksel temellendirmeleri aslında onun Etik İncelemeler isimli eserindeki ‘ahlâklılık’ (İng. morality) ve ‘kendini gerçekleştirme’ (İng. self-realization) kavramları üzerine yaptığı değerlendirmelerinin bir sonucu olarak düşünülebilir. Bradley’e göre ahlâklılık ‘insanın kendini gerçekleştirmesi’ ile elde edilebilecek bir yetkinliktir. ‘Kendini gerçekleştirme’ ise bireyin kendi haz ve çıkarlarından ziyade kendisi gibi olanlarla uyumlu olması, toplumsal olanı önemsemesi, toplumsal birliğin değerlerini benimsemesi, toplumsal birliğe katkıda bulunması ve bu birliğin bekası için çabalaması ile mümkün olacaktır. Büyük oranda Hegelci bir bakış açısıyla oluşturduğu ahlâksal dünya, farklı bireylerden oluşan bir birliğe (birey-toplum) ve her bireyin de birliğin bir üyesi olduğunu teyit ederek yetkinleşeceği bir düzene işaret eder. Onun metafiziksel düşünceleri ve evren tasavvuru da bu düşüncelerden türetilmiştir. Birey nasıl birliğin üyesi olduğunda kendini gerçekleştiriyor ise görünüşler de tüm ilişkileri hem içeren hem aşan Mutlak’ın bir parçası olarak düşünüldüklerinde gerçek olurlar.

KAYNAKÇA

Koç, Emel. “F. H. Bradley Etiği: ‘Durumum ve Ödevleri’”. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, sayı 67 (2018): 12-24.

Koç, Emel. “F. H. Bradley Metafiziği Üzerine”. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 37 (2016): 51-63.

Mander, W. J. “An Introduction to Bradley's Metaphysics”. Mind, New Series, Vol. 105 (1996):178-181. 

Wollheim, Richard. F. H. Bradley. Harmondsworth, London: Pelican Books, 1959.

Rashdall, Hastings. The Metaphysic of Mr. F. H. Bradley. London: Forgotten Books, 2018. 

Yazar : Bahtinur MÖNGÜ (Erzurum Teknik Üniversitesi)