Collingwood, Robin George

1669-1943 yılları arasında yaşamış ünlü İngiliz filozofu, tarih felsefecisi.

Temel eserleri: Religion and Philosophy [Din ve Felsefe], Speculum Mentis [Zihnin Aynası], Essay on Philosophical Method [Felsefî Yöntem Üzerine Bir Deneme], The Idea of History [Tarih Tasarımı].

Kariyerinin ilk döneminde tarih ile felsefeyi birbirine çok yaklaştıran ve bu dönemde, 1- insan zihninin tüm yaratılarının tarihsel açıdan ele alınması gerektiğini, 2- tarihe ilişkin bilginin mümkün olup, 3- tarihle felsefenin özdeş olduğunu savunan Collingwood, daha sonra felsefeyi tarihten ayırmaya çalışmıştır. Doğa bilimlerinin doğru tümel hipotetik önermelere, tarihin ise yalnızca dünyadaki bireylerle ilgili kategorik önermelere ulaşma çabası içinde olduğunu öne süren Collingwood’a göre, felsefenin önermeleri hem kategorik ve hem de tümel olmak durumundadır.

Ona göre, ister teorik ya da ister pratik olsun, her bilim soru sormaktan ve sorulan bu soruları yanıtlamaktan meydana gelir. Collingwood, bilimlerde sorulan bu soruların birtakım mutlak önkabullere dayandığını söyler. Doğruluk ya da yanlışlık sorulara verilecek yanıtların özelliği olduğu için, mutlak önkabuller ne doğru ne de yanlıştır. Collingwood'a göre, felsefe ya da metafiziğe düşen, bir toplumda neyin mutlak olarak önceden varsay ildiğini; bir dizi önkabulün başka önkabullerle nasıl yer değiştirdiğini bulmaktır.

Tarih felsefesinin, tarihsel olayların nedeni üzerine spekülatif bir çalışma olmadığı gibi, geleceğe ilişkin doğru öndeyilere ulaşmayı amaçlayan bir disiplin de olmadığını savunan Collingwood, 'kes yapıştır' türü tarih görüşüyle, 'makas ve zamk' tarihine karşı çıkmış ve tarih felsefesini, tarihsel düşünmenin ve tarihsel bilginin doğasını açıklama yönünde bir çabayı, 'tarih nedir?' sorusuna yanıt verme atılımı olarak görmüştür.

Collingwood'un kendi tarih görüşüne ve bu arada tarihin doğasına ilişkin açıklama, üç temel soruya verilecek yanıtla belirlenir. Bu sorulardan ilki, 'Geçmişte ne olduğunu nasıl bilebiliriz?', İkincisi 'Onun niçin olduğunu nasıl bilebiliriz?' ve üçüncüsü de 'Geçmişin ne olduğunu ve niçin olduğunu bilmemizin bizim için değeri nedir?' sorusudur. Collingwood ilk soruyu, tarihin 'geçmiş olayları tasarımsal olarak yeniden kurmak' olduğunu; ikinci soruyu, tarihin 'geçmiş düşünceleri yeniden yaratmak'tan meydana geldiğini; üçüncü ve son soruyu da, tarihin değerinin 'kendi kendimizin bilgisi' olmasından oluştuğunu söyleyerek yanıtlar.

Collingwood'a göre, tarihsel süreç yalnızca olaylardan oluşmaz; bu süreç aynı zamanda düşünceleri de içeren ve bu nedenle içyapıları olan eylemlerden meydana gelmiştir. Tarihçinin asıl aradığı şey, bu düşünsel yapılardır. O, bu görüşleri doğrultusunda, 'bütün bir tarih, düşünce tarihidir' kabulüne ulaşarak, tarihi düşünceyle sınırlamış olmaktadır. Buna göre, tarihçi keşfetmeye çalıştığı düşünceleri kendi zihninde yeniden yaratmalı ve geçmişe ilişkin kendi resmini oluşturmalıdır. Bununla birlikte, bu resim, Collingwood'a göre, tarihçinin kanıtlarının tamamlanamaması yüzünden hiçbir zaman tamamlanamaz. Bunun anlamı ise şudur: 'Her kuşak, tarihi kendi tarzıyla yeniden yazmalıdır.'

Yazar : YAZARINI BEKLEYEN MADDE....