determinizm

[Tr. Alt. Belirlenimcilik ] [Alm. Determinismus ] [Fr. déterminisme ] [İng. determinism ] [Es. T. icabiye ]

Terim muhtemelen ilk kez 1789 yılında Almanya’da Christian Wilhelm Snell tarafından yazılan Über Determinismus und moralische Freiheit (Determinizm ve Ahlaki Özgürlük Üzerine) adlı makalede kullanılmıştır.

1-(Genel anlamıyla) Evrende her şeyin; nedenler, kozmik güçler ya da doğa yasaları tarafından önceden ve zorunlulukla meydana getirildiğini veya belirlendiğini ileri süren görüş. Bir düşünce biçimi olarak insanlık tarihinin erken dönemlerine kadar geri götürülebilir olsa da aslında determinizm terimine ilişkin kullanımlara ilk olarak Aydınlanma dönemini takiben 18. yüzyıl sonlarında fakat daha yoğun olarak 19. yüzyılın ortalarından itibaren rastlanmaktadır. Özellikle Aydınlanma döneminin paradigması içerisinde doğa bilimlerinin güç kazanmasıyla birlikte popüler olan determinizm terimi modern anlamı içerisinde her tür rastlantının, şansın dışarıda bırakılmasını ve bütün evrene yayılan katı ve zorunlu bir belirlenimi gündeme getirir. Evrenin özellikle Newton ile birlikte matematiksel bir kesinlikle açıklanması ile beraber doğa bilimlerine duyulan güvenin artması neticesinde tüm evrenin büyük bir makine düzeninde işlediği varsayılarak, her bir olayın kendisini önceleyen bir takım nedenlerin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıktığı savunulur.

2-(Laplace’ta) Evrenin yapı itibarı ile kaotik olmadığı, tam tersine düzenli ve rasyonel olduğu varsayımına dayanan deterministik bakış, bu bakımdan evrenin her anının hesaplanabilir ve öngörülebilir olduğu fikrini ileri sürer. Bu bağlamda Fransız düşünür ve bilim adamı Pierre Simon de Laplace’ın 1820 yılında kaleme aldığı Essai Philosophique Sur les Probabilités (Olasılıklar Üzerine Felsefi Bir Deneme) isimli kitabında ortaya koyduğu determinizm tanımı ve görüşleri uzun süre boyunca determinizmin ne olduğuyla ilgili belirleyici tanım olarak görülmüş, uzun yıllar boyunca adeta bilimsel paradigma haline gelmiştir. Laplace’a göre evrenin şu an içerisinde bulunduğu durum, çok önceden ortaya çıkmış başka birtakım nedenlerin zorunlu bir sonucudur ve doğal olarak evrenin şu anki mevcut durumu da gelecekte ortaya çıkacak durumların belirleyici nedeni olarak işlev görmek mecburiyetindedir. O halde bu görüşe göre eğer evrendeki tüm nedensel değişimlerin izlenmesi bir şekilde olanaklı olsaydı geleceğin bilgisi tıpkı geçmişe ait bilgi gibi kesin şekilde insanın önüne getirilmiş olurdu. Newton’dan beri evrenin büyük bir makine gibi işlediği düşüncesi 20. yüzyılın başlarına kadar büyük ölçüde determinist teorilerin doğa bilimlerinde baskın paradigma haline gelmesine yol açmıştır.

3-(20.yy Kuantum Fiziğinde) 20. yüzyılda özellikle kuantum fiziğinde ortaya çıkan gelişmeler ve keşifler Laplace’ın anladığı tarzdaki klasik determinizmi kökten sarsmıştır. Zira kuantum fiziği atom altı parçacıkların hız ve konumlarını aynı anda öngörmenin olanaksız olduğunu kanıtlamıştır, öyle ki eldeki verilerle atom altı parçacıklarına ait determinist bir yorum sunmak olanaksızdır.  Kuantum fiziğinde yapılan keşifler en azından determinizmin yeni baştan ele alınması gerektiğine işaret eder.  Kuantum fiziği, atom altı parçacıkların değişimine ilişkin kesin ve öngörülebilir bilgiler sunmaktan uzaktır, o sadece belirli bir takım olası sonuçların istatistiğini verebilir. Böylece kesin ve öngürülebilir bilgiler yerine, atom altı parçacıklarının kesin olmayan ve büyük oranda olasılığa yaslanan sonuçları gündeme gelmiş olur. Atom altı düzeyde klasik determinist bakışı tümüyle aşan ve bir anlamda kaotikmiş gibi görünebilecek bir süreç yaşanmaktadır. Kuantum fiziğinde yaşanan bu keşifler yine iki karşıt görüş ortaya çıkartmıştır. Bunlardan ilkine göre atom altı dünyası, tüm evrene hakim olabilecek bir determinist teorinin olanaksızlığını göstermiştir. Diğer taraftan Einstein’ın da dâhil olduğu kamp, atom altı dünyasında da geçerli olan deterministik süreçlerin hala var olduğunu fakat bilim adamlarının bunu ölçmek için gerekli teçhizata sahip olmadığını ileri sürer. Hatta Einstein’ın “Tanrı zar atmaz!” deyimi tam da bu durumu örneklemek için söylenmiştir. O halde bütün mesele, atom altı parçacıklarına ilişkin uygun mekanizmaları keşfetmekten geçer.

Etik Boyutu.

Determinizm söz konusu olduğunda meselenin insanı yakından ilgilendiren bir de etik boyutu vardır. Öyle ki eğer katı deterministlerin iddia ettiği gibi insan, doğanın içerisinde bir istisna meydana getirmiyorsa ve diğer her şey gibi kendisinden önce gelen nedenlerin zorunlu bir sonucu olarak eylemde bulunuyorsa o halde özgür irade kavramı bir illüzyona dönüşmektedir. Zira bu durumda insanın her düşüncesi, her istemesi ve her davranışı onun kontrolü dışında olan genetik, çevresel veya bilinçdışı öğeler tarafından belirlenecek ve koşullandırılacaktır. Böylece insanın her davranışı tıpkı doğadaki diğer her şey gibi önceden öngörülebilir, hesaplanabilir ve gerekirse manipüle edilebilir olacaktır ve ahlakın en önemli öğelerinden birisi olan kişisel sorumluluk büyük oranda şüpheye açık hale gelecektir. Diğer taraftan ılımlı determinizmi savunanlar ise insanın yüksek düzeyde sahip olduğu bilinç ve farkındalık dolayısıyla evrende ayrıcalıklı bir konumda bulunduğunu ileri sürer. Onlara göre evrene bir determinizm hakim olsa da insan, akıl yetisi sayesinde kendi özgür seçimlerini hayata geçirebilir ve belli ölçülerde bu determinizmin üstesinden gelerek kısıtlı da olsa bir özgürlüğe sahip olabilir ve böylece bireyler davranışlarının sorumluluğunu üstlenecek duruma gelebilir.

KAYNAKÇA:

Butterfield, Jeremy. “Determinism and Indeterminism” Routledge Encyclopedia of Philosophy: Metaphysics, Version 1.0, 113-119. London: Routledge, 1998.

Earman, John. A Primer On Determinism. Dordrecht: D. Reidel Publishing Company, 1986.

Hacking, Ian.  “Nineteenth Century Cracks in the Concept of Determinism” Journal of the History of Ideas, Vol. 44, No. 3 (1983): 455-475.

Hawking, Stephen. Zamanın Kısa Tarihi.  Çeviren Mehmet Ata Arslan. İstanbul: Alfa Yayınları, 2015.

Hoefer, Carl. "Causal Determinism", The Stanford Encyclopedia of Philosophy. Editör  Edward N. Zalta. https://plato.stanford.edu/archives/spr2016/entries/determinism-causal/ çevirim içi 15 Haziran 2021

Laplace, Pierre Simon. A Philosophical Essay On Probabilities, trans. by Frederick Truscott and Frederick Emory. London: John Wiley & Sons, 1902.

Reihenbach, Hans. Bilimsel Felsefenin Doğuşu. Çeviren Cemal Yıldırım. Ankara: Bilgi Yayınevi, 2000.

Yıldırım, Cemal. Bilim Felsefesi. İstanbul: Remzi Kitapevi, 2002.

Yazar : Adnan ESENYEL (Düzce Üniversitesi)