docta ignorantia
[Tr. Alt. bilgince bilgisizlik] [Alm. belehrte Unwissenheit] [Fr. docte ignorance] [İng. learned ignorance]
Docta ignorantia, insan bilgisinin sınırlarını belirten Latince bir ifadedir. İnsanoğlu gerçeğin ne olduğunu eksik ve kısmî olarak bilir ve doğrular. Dolayısıyla, insan sürekli olarak kişisel sınırlarının farkında olmalı ve bu bilinçte gerçek bilgeliğin temel ilkesini keşfetmelidir. Bu ifade ilk olarak Augustinus (354-430)’un eserlerinde görülür. Augustinus, docta ignorantia’yı ilk yazılarında felsefi diyalektik, İtiraflarda bir dua uygulaması ve sonraki yazılarında negatif teoloji anlamında ele alır. İfadeyi daha sonra Bonaventura (1221-1274) da Breviloquium adlı eserinde mistik bilginin bir yönünü vurgulamak için kullanmıştır. Docta ignorantia ilkesi orta çağ felsefi düşüncesine nüfuz etmesine rağmen, aslen Nicolaus Cusanus’un başlıca eseri De Docta Ignorantia (Bilgince Bilgisizlik Üzerine) 'da (1440) özel olarak detaylı bir şekilde işlenmiştir.
En büyük bilgelik olarak bilgisizlik, Bilgince Bilgisizlik Üzerine başlıklı eserinin konusudur. Cusanus’a göre çağdaşlarının en çok ihtiyaç duydukları şey kendi bilgisizliklerinin farkında olmaktır. Bu çalışmasının başında Tanrı’nın bizim içimize bilme arzusu ektiğini fakat bizim yargılarımızın gerçeği tam olarak kavrayamadığını yalnızca gerçeğe yaklaştığını belirtir. O kendi bilgisizliğinden başka hiçbir şey bilmediğinin farkına vardığı için Sokrates (M.Ö 469-399)’i ve her şeyi açıklayamayacağımızı söylediği için Solomon (Süleyman)’u takdir eder. Aristoteles (M.Ö 384-322) de doğanın en derin gizemlerini ortaya çıkarmaya çalışırken bizim güneşe bakan baykuşlar gibi olduğumuzu söyleyerek bilgeliğini göstermiştir. Bu durumda, bilmemiz gereken ilk şey, bizim kendi cehaletimizdir ve bunu tam olarak fark ettiğimizde “bilgince bilgisizlik”e (docta ignorantia) sahip oluruz. Bir insan ne kadar öğrenirse o kadar bilmediğini daha fazla kavrayacaktır.
Bilgisizliğin farkında olma derece derecedir. İnsanlar arasındaki kavrayış farklılıklarından hareketle Cusanus, en yüksek derecedeki bilgisizliğin, öğrenilerek bulunabileceğini ifade eder. Bu da sınırsızın kavranışı ile ilgili olduğundan ona “Mutlak Maksimum” adını verir. Maksimum, “kendisinden daha büyüğü olamayan” demektir.
İnsan bilgisinin yetersizliği, nesnesi sonsuz olduğunda özellikle açıktır. Her rasyonel keşif, kesin olduğu varsayılan bir öncülle başlar ve bir sonuçla biter. Öncül ve sonuç arasında nispeten mesafe az olduğunda, sonuç çıkarmak kolaydır; fakat birçok adım gerektiğinde görev daha zordur. Bunun matematikte doğru olduğunu görürüz. Matematikçi aksiyomlarla başlar ve onlardan sonuca varır. İlk sonuçları çıkarmak kolaydır, fakat aksiyomlardan daha uzak olanlar daha büyük zorluklara sebep olur, çünkü daha uzak olanlara yalnızca ilk sonuçlar aracılığıyla ulaşırız. Şimdi, bir araştırmada ne kadar adım atarsak atalım asla sonsuzluğa ulaşamayız, çünkü o bizim başlangıç noktamızdan sonsuz derecede uzaktadır. Gerçekten de sonlu ve sonsuz arasında hiçbir bağlantı yoktur: sonsuz, sonlu ile orantılı değildir, bu yüzden aralarında karşılaştırma veya benzetme (analoji) yapılamaz. Sonsuz mutlaktır ve bu nedenle bir bağıntıya veya orana dayalı hiçbir araştırma sonsuzu kendinde olduğu gibi bize gösteremez.
Cusanus, zihnin hakikat bilgisini bir dairenin içine çizilen çokgene benzetir. Çokgene ne kadar kenar eklersek ekleyelim asla daireye eşit olamayacaktır. Böylelikle bizim zihnimiz hakikate daha da yaklaşsa bile asla onunla eşdeğer olamaz.
Bu, Tanrı’yı bilme meselesinde daha da açıktır, çünkü sonlu zihnimizin sonsuz olanı kavramasını bekleyemeyiz. Ancak Cusanus, yaratılanların özlerine dair bilgimizin eşit derecede doğru olduğuna dikkat çeker. O bütün filozofların şeylerin özlerini bilmek istediklerini söyler, fakat kimse bu özleri keşfetmemiştir. Onlar bu bilgiye değişen derecelerde yaklaşırlar fakat yine de bütünlükleri içinde her zaman kavrayışlarının ötesinde kalır.
KAYNAKÇA
Cusanus, Nicolaus. De Docta Ignorantia (On Learned Ignorance), Çev. Jasper Hopkins, The Arthur J. Banning Press, Minneapolis, 1990.
Maurer, Armand. The Encyclopedia of Philosophy, Editör Paul Edwards Macmillan, Collier Press; First Edition, 1972, ss.496- 498
Meuthen, Erich. Nicholas of Cusa A Sketch for a Biography, Çev. David Crowner, Gerald Christianson, The Catholic University of America Press, Washington, 2010.
Miller, Clyde Lee. “Nicolaus Cusanus”. The Stanford Encyclopedia of Philosophy, Editör Edward N. Zalta, Uri Nodelman. https://plato.stanford.edu/entries/cusanus/ çevrimiçi 29 Temmuz 2023.
Watanabe Morimichi, Gerald Christianson, Thomas M. Izbicki. Nicholas of Cusa: A Companion to His Life and His Times, Long Island Universiy Press, England, 1926.
Yazar : Feyza DEMİR ÇİÇEK (Necmettin Erbakan Üniv)