Gorgias

[İng., Fr., Alm. Gorgias] [Yun. Γοργίας]

Sicilya’daki Yunan kolonisi Leontinoi’da doğan, (yaklaşık) MÖ 485-380 yılları arasında yaşamış ünlü retorik (hitabet) ustası ve sofist.

Yaşamı. MÖ 427 civarında diplomatik bir görevle Atina’ya gelen Gorgias, gerek hitabet kuvveti gerekse de resmi işlerdeki yetkinliğiyle büyük ün kazanmış; daha sonra ise tanınmış bir öğretici olarak kent kent dolaşmıştır. Felsefe tarihçileri kendisinin Empedokles’in öğrencisi olduğunu, Atinalı Isokrates’e de hocalık yaptığını  bildirir. Özellikle Platon’un eserlerinde ve Platon’u merkeze alan fikriyatta en önemli sofistlerden biri olarak görülse de, retorik üzerine yoğunlaşan çalışmalarından dolayı Gorgias’ın gerçekten sofist akım içerisinde yer alıp almadığı ve yer alıyorsa da bu konunun felsefi derinliğinin ne olduğu günümüze kadar gelen tartışmalı bir konudur. Buna karşın Gorgias’ın, çok genel bir düzlemde de olsa araştırmalarının dil, gerçekliğin yapısı ve erdemler üzerine olduğunu kabul etmek makul durmaktadır. Ondan günümüze bir dizi fragman ve nakledilen sözler hariç başlıca üç eser kalmıştır: Ἑλένης ἐγκώμιον (Helenes egkomion / Helen’e Övgü) ve Υπέρ Παλαμήδους Απολογία (Hyper Palamedous apologia / Palamades’in Savunması Üzerine) başlıklı iki konuşma ile Περὶ τοῦ μὴ ὄντος (Peri tou mē ontos / Olmayan Üzerine) ya da Περὶ φύσεως (Peri physeōs / Doğa Hakkında) başlıklı felsefi nitelikli bir çalışma.

Felsefesi. Kaynaklara göre Gorgias retorik konusunda ilk profesyonel çalışmaları yapanlardan olmasa da, yepyeni bir stil kullanmış ve sonradan retorik alanının esas kurucusu diye kabul edilmiştir. Kullandığı dil inceden inceye işlenmiş, sav ve karşı-savların sağlam bir biçimde birbirine eklemlenmesinden oluşmuştur. Muhataplarının belirli bir konu hakkındaki sorularına son derece esnek bir biçimde yanıtlar verebilen, spontane bir biçimde herhangi bir konu hakkında konuşabilen Gorgias, bu doğrultuda bir doğaçlama ustası olarak saygı görmüştür. Ona göre retorik insana etki eden kuvvetli, doğal ve değerli bir sanat olup, dinleyiciyi ikna etmekten müteşekkil bir dizi sözel teknikten meydana gelir. Bu hususların içerildiği “Helen” metninde geleneksel Homerik ve tragedya geleneğinde ele alındığı şekliyle Helen öyküsüne karşı çıkan Gorgias, Helen’in aslında suçcuz veya masum olduğunu göstermeyi denemiştir. Eco’nun aktardığı üzere, Helen’in Truva’ya gidişi tamamen doğal bağlantılar neticesinde gelişmiş; diğer bir deyişle Helen’in yaptıkları talih veya Tanrıların isteği neticesinde, zorunluluk nedeniyle veya zorla, veyahut da ikna ile olmuştur. Burada son derece girift olsa da berrak bir hitabet kullanan Gorgias’a göre Helen’in suçlu bulunmasının imkanı yoktur. Diğer yandan benzer bir eser olan “Palamades”de Gorgias yine Homerik bir hikayeyi ele alır. Anlatıya göre Truva savaşı başlamadan önce Palamades, savaşa katılmak istemeyen Odysseus’un görünüşte deli gibi davranışının aslında bir hile olduğunu ortaya çıkarır. Ancak Odysseus foyasını ortaya çıkaran Palamedes’i affetmemiş ve sonra da onun ölümüne neden olmuştur. Gorgias savunmasını yaparken, “ἐπίδειξις” [epideixis / törensel gösteri söylevi] denilen ve kendisiyle birlikte gelişerek adeta öğretici bir şablona dönüşen bir retorik türü kullanmıştır. Bu tür söylevlerde “tanıtma” veya “övme” denilebilecek bir dizi konuşma epizodu yer alır ve retorik argüman formunun temel unsurlarından başlıcası, “muhtemel” durumlara dikkat çekilerek ilgili konu hakkında savlar geliştirmektedir. Aristoteles’in saptadığı üzere “ἐπίδειξις” [epideixis] formunda temel amaç, dinleyicinin bir hükme veya karara varmasını temin etmek değil, fakat dinleyiciyi tastamam seyirci konumuna yerleştirerek hatibe teslim etmektir.

Gorgias’ın, “Olmayan Üzerine” ya da “Doğa Hakkında” çalışmasına gelindiğinde ise, biri Aristotleles’e hatalı olarak atfedilen bir kaynaktan diğeri ise Sextus Empiricus’tan gelen iki ana nakil bulunmaktadır. Gorgias’tan kalan bu fragmanlar, bir açıdan, onun Parmenides’in doğa hakkındaki aynı isimli fragmanlarının karşıtı olarak alımlanmış ve bu bağlamda sofistik iklimin varlık / olma bağlamında kalıcı hiçbir şeyin bulunmadığına yönelik savlarına bir katkı gibi görülmüşken; diğer yandan  fragmanların felsefi bir amacı olmadığı ve esasen Parmenides çizgisini alaya alan bir yaklaşım içerdiği düşünülmüştür. Türkçeye aktarılması son derece güç olsa da, bahsi geçen ilk nakle göre Gorgias’ın argümanı ana hatlarıyla şu şekilde formüle edilebilmektedir: Var değil/dir (ouk einai / οὐκ εἶναί); Var/olsa bile bilinemez (agnōston / ἄγνωστον); Var/olsa ve bilinse dahi başkalarına aktarılamaz. Sextus Empiricus tarafından nakledilişe bakılırsa da bahsedilen argümanın genel hatları şu şekilde ifade edilebilir: hiçbir şey yok/tur (ouden estin / οὐδὲν ἔστιν); var/olsa bile ona insan tarafından erişilemez (akatalēpton / ἀκατάληπτον); var/olsa ve insan tarafından ona erişilebilse dahi ne ifadesi mümkündür ne de başkasına açıklanması. Konunun daha net anlaşılması için, ileri düzeyde, Parmenides ve Gorgias’ın fragmanlarının birlikte ele alınması ve ayrıntılı bir analizi gereklidir.

KAYNAKÇA

Aristoteles. Retorik. Çeviren Mehmet H. Doğan. İstanbul: YKY, 2004.

Eco, Umberto. Felsefe Tarihi 1. Çeviren Leyla Tonguç Basmacı. İstanbul: Alfa, 2020.

Laks, André & Most, Glenn W. Early Greek Philosophy, Volume VIII: Sophists, Part 1. Harvard University Press, 2016.

Yazar : Ümit ÖZTÜRK (Gümüşhane Üniversitesi)