Gregorius

335 ve 395 yılları arasında yaşamış ve inancın önceliğini ve üstünlüğünü teslim etmekle birlikte, bir yandan da inancın rasyonel bir temeli olduğunu, akılla temellendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini belirtmiş olan Hristiyan düşünür.

İnancın gizlerinin, felsefî ya da bilimsel sonuçlar olmadığını, zaten olmuş olsaydılar eğer, Hristiyanlıkla Yunan felsefesi arasında hiçbir fark olmayacağını öne süren Aziz Gregorius'a göre, yine de inancın akılla hiçbir ilişkisi bulunmadığı düşünülmemelidir, çünkü inancın rasyonel bir temeli vardır. İnancın üstünlüğü kabul edilirken, felsefenin yardım ve hizmetinden asla vazgeçilmemesi gerektiğini belirten Aziz Gregorius'a göre, ahlâk, doğa felsefesi, mantık ve matematik, hakikat tapınağının süsleri olmakla kalmayıp, erdem ve bilgeliğe önemli katkıda bulunur.

Onun 'insan' sözcüğünün öncelikle tümel, ikinci olarak da bireysel insana uygulanmak durumunda olduğunu ifade eden öğretisi de bu bağlamda, Gregorius'un inancın gizlerini daha anlaşılır kılma çabasının bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Başka bir deyişle, tümeller konusunda, tıpkı Platon gibi, realist, hatta hiperrealist bir görüş benimseyen Aziz Gregorius'a göre, biri göksel, ideal, ya da tümel olan insan, diğeri ise tikel ve duyu-deneyinin konusu olan insan olmak üzere, iki ayrı insanı birbirinden ayırmak gerekir.

Bunlardan ideal olan birincisi, Tanrı'nın zihninde, cinsel belirlemeden yoksun, ve İdea olarak varolan insan ya da insan varlığıdır; buna karşın, duyu yoluyla algılanan ikincisi, ideal insanın, cinsel belirleme almış bir ifadesi, tümel insanın tek tek birçok insanda kısmen gerçekleşen tezahür ya da ifadesidir. Bunlardan gerçekten var olan birincisi olup, ikinci birincisinin bir tezahür, suret ya da yansıması olarak varolur.

Yazar : YAZARINI BEKLEYEN MADDE....