hinduizm

[İng. hinduism ] [Fr. hindouisme ] [Alm. hinduismus ]

Gelenekçi doktrinlerle kökleri çok eskiye dayanan, Hint toplumunun kültürel birikimlerini ve yaşam tarzlarını yansıtan, Hindistan’a ait etnik bir din.

Etimolojisi. Hinduizm, etimolojik köken bakımından değerlendirildiğinde, kelimenin, Hint alt-kıtasında bulunan Sindu nehrine gelen Pers istilacıların “s” sesini “h” olarak okumaları dolayısıyla, Sindu nehrini Hindu nehri olarak anmaya başlamaları ve bu sebeple orada yaşayan halka Hindu, inandıkları dine ise Hinduizm demeleri ile bugünkü haline kavuştuğu bilinir. Hinduların yaşadığı yeri tarif eden Hindistan kelimesi, yine bu silsile ile türemiştir.

Gelişimi. Dinler tarihçileri tarafından yapılan araştırmalar sonucunda, Hinduizm’in düşünce yapısı ve kutsal kitapları incelendiğinde, bu dinin, MÖ 1500’lerde Āri ırkının gelmesiyle ortaya çıkan Vedizm ve MÖ 1000’lerde türeyen Brahmanizm’in devamı olduğu kanısına varılmıştır. Zamanla, Vedizm (Rigveda, Samaveda, Yacurveda, Atharvaveda) ile Brahmanizm’in (Aitareya, Kaushitaki, Tandhya Maha, Caiminiya, Taittirita, Şatapatha Brahmana ve Upanishadlar) kutsal kitaplarına Purāṇalar, Mahābhārata, Ramāyaṇa, Harivaṃşa gibi eserler de eklenmiş, bugün hepsi birlikte Hinduizm’in kutsal kitapları niteliğine erişmiştir.

Öğretisi. Hinduların ortak kabul ettiği bir inanç sitemi bulunmamaktadır. Hindu tanrıları her yerde ve farklı özelliklere sahip, her zaman hazır, her şeye gücü yeten sonsuz ve soyut varlıklardır. Bir Hindu istediği tanrıya ibadet etmekte özgürdür. Bu sebeple Hindu tapınağına (mandir) dilediği zaman gidip ibadetini dilediği zaman gerçekleştirebilmektedir. Kurumsal bir din olmadığı için, herkes kendi bildiği ve onayladığı şekliyle inançlarını devam ettirmektedir. Yaşamın temel kaynağı olan süt ineklerden temin edilebildiği için, onlara tanrı kadar kutsallık atfedilmektedir. Temelde üç tanrı (trimurti): Brahma (yaratıcı), Vishṇu (koruyucu) ve Şiva (yok edici) vardır. Hint toplumunda sosyal tabakalaşma sistemi olan kast denilen sınıfsal bir ayrım bulunur. Bu sebeple, Hindistan topraklarında doğan (Hinduizm ve Sikhizm gibi) ya da dışardan gelen (Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi) her din, bu sınıfsal ayrıma tabii tutulmaktadır. Hinduizm’e göre bu sınıfsal ayrım, yaratıcı tanrı Brahmanın vücudundan ortaya çıkmıştır. Tanrının ağzı Brahman (din adam), kolları Kshatriya (kral/raca ya da savaşçı), bacakları Vaişya (tüccar), ayakları ise Şudra (işçi) olarak tanımlanır. Hindular, Ganj nehrini kutsal olarak kabul etmektedir. Ölen kişinin cesedi yakılıp külleri Ganj nehrine atılır ve böylelikle ruhun sonsuzluğa ulaşacağına inanılır. Bazen de arınma yoluyla günahların affedileceğine inandıkları için bu nehirde yıkanırlar.  

Felsefe sistemleri. Hinduizm’in düşünce yapısı içinde gelişen felsefe sistemleri ve bu sistemler içinde ortaya çıkan önemli felsefeciler de bulunmaktadır. Upanishadlar döneminde gelişen Sāmkhya (Şvetāşvatara Upanishad’da “O değişkenler içinde değişmez olandır, akıllıların akıllısıdır. O istekleri giderendir, çokluk içinde tektir.” diye tanımlanır) temelinde, ikişerli gruplar halinde altılı felsefe (Sāmkhya-Yoga, Nyāya-Vaişeşika, Mimamsa-Vedānta) sistemi yer almaktadır. Upanishadlar döneminde ortaya çıkan birçok filozof bu sistemlerin gelişmesinde büyük rol oynamışlardır. Ruben’e göre bu dönemde yüz on kadar filozof bulunmaktadır. Bunların içinde, gerçek Brahma’yı ve gerçek Ātman’ı sürekli sorgulayan ve varlığı ‘boşluk’ öğretisi ile açıklayan Şāndilya, Aiteraya okullarının kurucusu, aynı zamanda Hindistan’ın Aristoteles’i Mahidāsa Aitareya, Thales’ten önce başlangıç ilkesini ‘su’ olarak tanımlayan ve Anaksimandros’dan önce ‘zıtlıklar’ prensibini dile getiren Parameshthin, ‘nefes ve hava’ kuramıyla Anaksimenes’ten önce öne çıkan Uddālaka Parmenides yer almaktadır. Diğer yandan ‘realist felsefe’ Uddālaka Aruni ile doruk noktasına ulaşmış, ‘soluğu’ yaşamın kaynağı olarak gören Suravīra Māndukeya, Büyük Sākalya ve varlığın özünü ‘soluk veya ‘hava’ ile açıklayan filozof Raikva (arabalı Raikva) bu dinin felsefi yapısını şekillendirmiştir. Purusha düşüncesini devam ettiren ‘evrenin bir devin vücudunun çeşitli kısımlarından yaratılmış’ olduğu düşüncesi, Satyakāma Cabāli’ye aittir. Dünyanın kökeninin ‘uzay boşluğunda (ākāşa)’ olduğunu söyleyen ise Pravāhana Caibali’dir. Bu dünyadan göç eden herkesin Ay’a gittiğini düşünen Çitra Gāngyāni ve ‘yaşam soluğu Brahma’dır diyen Kauşītaki ve Paingya’dır. Özün aynı olduğunu sadece adlarının farklı olduğunu öne süren Uddālaka Āruni ‘birlik’ felsefesini savunmuştur. Yacnavalkya ise, Ātman’ı “ne şudur ne de bu” (neti neti) şeklinde tanımlamaktadır.

KAYNAKÇA

Kaya, Korhan. Hint Felsefesinin Temelleri, Ankara: Doğu Batı Yayınları, 2016.

Kaya, Korhan. Hint Mitolojisi Sözlüğü. Ankara: İmge Kitabevi, 1997.

Ruben, Walter. Felsefenin Başlangıcı, Ankara: Doğuş Matbaası, 1947.

Upanishadlar. Çeviren Korhan Kaya. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
2008.

Yazar : Esra BÜYÜKBAHÇECİ (Ankara Üniversitesi)