ilerleme

[Alm. Fortschritt ]  [Fr.  progrès ]   [İng.  progress ] [Es. T. terakki ]

Etimoloji. Etimolojik çözümlemesi incelendiğinde “ilerleme” (progressus) kavramının, diğer Avrupa dillerindeki “progress, progresso, Fortschritt” şeklindeki eşdeğerleri gibi Latince kökeninin metaforik kullanımından neşet ettiği görülür. “Progressus” kelimesinin “pro” ön eki ve “gressus” sözcüğünün birleşiminden oluşur. “Pro”: önde, ileriye; “gressus” ise yürüme ve adım anlamlarına karşılık gelmektedir. İleri adım olarak belirlenen “progressus” terimi, Latince kökeni olan “progredior” (ileriye adım atma, ileri yürümek) fiiliyle birlikte düşünüldüğünde, “ileriye adım atma”, herhangi bir amaç olup olmadığına bakılmaksızın insanların katettiği yol anlamına gelir.

Kavramsal Anlam. İlerleme düşüncesinin tarihi üzerine geniş kapsamlı ilk çalışmalardan birini yapmış olan J. B. Bury’ye göre ilerleme, uygarlığın arzulanan bir yöne doğru hareket etmiş olduğu, ettiği ve edeceği anlamına gelmektedir. Collingwood’a göre ilerleme idesi, insanlığın bir bütün olarak içinde bulunduğu durumdan daha iyi, daha yüksek bir duruma geçişi düşüncesini içerdiğinden, insan yaşamının bütünsel olarak köklü bir şekilde daha iyiye gidişini/evrilişini ifade eder. Geçmişten geleceğe uzanan bu “sürekli iyileşme” durumu, kötünün yerine iyinin konması değil, iyinin yerine daha iyinin konması olarak anlaşılmalıdır. Strauss’a göre ise ilerleme, sona doğru bir değişimdir. Bu son, belirli bir tür entelektüel mükemmellik olarak düşünülür. İnsan aklının ve anlayışının gelecekteki mükemmelliğine doğru hareketi, insanlığın başından itibaren sanat ve zanaattaki gelişmelerle sağlanır. Bu gelişmeler aynı zamanda insanlık durumunun kusurlu başlangıcı fikrini de ima eder. Özetle, ilerleme, insan anlayışının gelecekteki mükemmeliyetine doğru bir harekettir.

İlerlemeci bir tarih teorisi ortaya koyan düşünürlerin hemen hepsinin üç ana fikre bağlı kaldığı iddia edilmektedir. Bunlar, doğrusal bir zaman kavramı ve tarihin geleceğe yönelik bir anlamı olduğu fikri, evrensel tarih düşüncesi anlamında insanlığın temel birliği fikri ve dünyanın değişebileceği ve dönüştürülmesi gerektiği fikridir ki bu insanın kendisini doğanın efendisi olarak kabul ettiği anlamına gelir. De Benoist’e göre, bu üç fikir de Hıristiyanlık kaynaklıdır. Fakat on yedinci yüzyılda bilim ve teknolojinin yükselişiyle birlikte seküler bir perspektiften yeniden düzenlenmiştir. 

Kökeni ve Gelişimi. Rossi’ye göre, bilimsel bir yöntemle ve doğaya egemen olma isteğiyle karakterize olan 17. Yüzyıl modern bilim imgesi, ilerleme (progress) kavramının oluşmasında etkili olmuştur. Bu imge, bilimsel bilginin artan ve gelişen, farklı kuşakların birbiri ardına katkıda bulunduğu bir süreç aracılığıyla gerçekleşen bir şey olduğu inancını kapsar. Aynı zamanda bu sürecin aşamalarının ya da dönemlerinin henüz tamamlanmadığı, bu nedenle sonradan yapılacak eklemelerle ya da bütünlemelerle gelişmeye devam edeceği inancını kapsar.

17. yüzyıldan itibaren “ilerleme” düşüncesi üzerine artan yeni görüşlerle birlikte, zamanın döngüsel ve doğal metaforunun artık modern tarihin deneyimlerini tanımlamak için yeterli gücü taşımadığı ortaya çıkar. Böylece ilerleme, geçmişte görülen döngüsel ve doğal zaman anlayışının yerine geçerek, insan aklının tedrici bir biçimde kendisini mükemmelleştirdiği ilerici bir zaman ifadesi olması anlamında, yalnızca modern zamanlarda kavramsallaştırılabilen merkezi bir ifade haline gelir. Bu yeni zaman ifadesi aynı zamanda tarihin ileri gidişatını da betimler.

Keohane’ye göre ise on yedinci yüzyıl boyunca gelişen ilerleme kavramları ile on sekizinci yüzyıl boyunca dile getirilenler arasında tipolojik bir ayrım vardır. On yedinci yüzyılda ilerleme fikri, uygun bilim yöntemlerinin geliştirilmesinin ahlaki yozlaşmanın üstesinden gelinmesi ve insanlığın orijinal durumunda yeniden kurulması ile ilişkilendirildiği felsefi bir kopuşa dayanır. Bu yüzyılda yasalarını keşfederek doğayı kontrol etme yeteneği, ilerlemenin kıstası haline gelmiştir. Ancak on sekizinci yüzyılın sonlarına yaklaşırken ilerleme fikri, toplumsal ilerlemeyle bağlantılı olarak eğitimden yasamaya, ekonomiden devlet yönetimine kadar daha rasyonel bir toplum örgütlenmesini çağrıştırmaya başlar.

KAYNAKÇA

Bury, J.B., The Idea of Progress: An Inquiry into its Growth and Origin, New York: The Macmillan Company, 1920.

Collingwood, R.G., Tarih Tasarımı, çev. Kurtuluş Dinçer, İstanbul: Ara Yayıncılık, 1990.

De Benoist, Alain,  “A Brief History of The Idea of Progress”, trans. Greg Johnson, The Occidental Quarterly, vol. 8, No:1, Atlanta, USA: Charles Martel Society, 2008.

Delon, Michel (ed),  Encyclopedia of the Enlightenment içinde “progress” maddesi, New York, USA: Routledge, Taylor&Francis Group, 2013.

Glare, P.G.(ed), Oxford Latin Dictionary içinde “progredior” maddesi, London: Oxford Clarendon Press, 1990.

Keohane, Nannerl O., “The Enlightenment Idea of Progress Revisited”, Progress and its Discontents, ed. Gabriel A. Almond, Berkeley, USA: University of California Press, 1982.

Koselleck, Reinhart, Kavramlar Tarihi, çev. Atilla Dirim, İstanbul: İletişim Yayınları, 1997.

Lewis, Charlton T., “Progredior” maddesi, An Elementary Latin Dictionary, New York: American Book Company, 1890.

Nisbet, Robert, History of the Idea of Progress, New York: Basic Books, 1980.

Rossi, Paolo, Gemi Batıyor, Seyreden Yok: İlerleme Fikri, çev. Durdu Kundakçı, İstanbul: Alfa Yayınları, 2017.

Strauss, Leo, “Progress or Return? The Contemporary Crisis in Western Civilzation”, Modern Judaism, vol. 1, No. 1, UK: Oxford University Press, 1981.

Yazar : Alper DARICI (Kırklareli Üniversitesi)