kitlesel bilinç

[Tr. Alt. kitle bilinci, kitleselleşmiş bilinç ] [Alm. Massenbewusstsein , (alt. yzm.) Massenbewußtsein ] [İng. Mass consciousness]

Kitlesel bilinç, çeşitli bilinç faaliyetlerimizin belli koşullar altında ortak bilinç edimleri haline getirtilmesi yoluyla hegemonik amaçlarla insanlara bir şeyleri dayatıp onların kolayca yönlendirilebilir bireylere dönüştürülmesini ifade etmektedir.

Bilinç kavramının böylesi bir çerçeve ile ele alınması temelde Adorno ve Horkheimer’ın kültür endüstrisi tartışmalarıyla birlikte başlamaktadır. İki düşünür, kültür endüstrisi kavramı ile birlikte geldiğimiz süreçte tüm kültürel öğelerin endüstriyel alanda seri üretimin bir parçası haline gelerek belli bir yaşam ve anlayış biçimini kitlesel olarak insanlara dayatmanın aracı haline gelmesine dikkat çekmiştir. Ancak buradaki dayatma tek tek insanların sahip oldukları bilinç ile bir çatışma içerisindedir. Çünkü bilincin bireyselliği dayatma karşısında her bir bireyin farklı farklı tavırlar takınmasına sebep olacağı gibi aynı zamanda kültürün endüstriyelleşmiş koşullarında insanların kitlesel bir şekilde belirli amaçlar için güdülenmesini de zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla kültür endüstrisinin kendisini insanlar üzerinde etkin kılabilmesinin temel koşulu, bilincin bireyselliğinin çeşitli toplumsal koşullar altında baskı altında tutulup kitlesel bir şekilde yönlendirilmesinin yolunu açmakla mümkün olabilmiştir.

Bir bilinç faaliyetinde bulunmak en temelde bireysel bir çabadır. Bir insan ancak kendi yerine bir bilinç deneyiminde bulunabilir. Kişinin bir başkasının yerine böylesi bir deneyimde bulunması söz konusu olamaz. Ancak bilinç deneyimi her ne kadar bireysel bir çaba olsa da içerdiği durum itibariyle evrenseldir. Evrenselliğini de bireysellikten alır. Çünkü hiçbir birey yoktur ki bilinç sahibi olmasın. Bu anlamda bilinç, herkesin kendi payına sahip olmaklığı bakımından bireyseldir. Fakat bu bireyselliğin, epistemolojik düşünüm”ü içte ve dışta tutarlı kılınabilmesi için mantıksal genellik ile bireyin kendi bilinci arasındaki bağlantının kurabilmesi gerekir. Kitlesel bilinç bu bağlantı noktasıyla anlaşılması mümkün olan bir şeydir.

Mevcut bu bağlantıda mantıksal genellik ve bireysel bilinç gibi iki uçta, epistemik bir inşanın gerçekleşebilmesi için bu inşanın hem kendi içerisinde hem de dışa vurumda tutarlılığı yakalayabilmek adına mantıksal genelliğe göre düzenlenmesi gerekir. Ancak bu düzenleme sırasında bireysel bilinçte eğer bilinç düşünsel koşullar tarafından dışlanıp bilinçdışılaşan algı ve deneyimlerin dünyasına hapsedilirse, o zaman genellik bilincin kendisine hükmederek onu kitle konumuna düşürüp belli amaçlara uygun davranış ve düşünüş biçimlerini ortaya çıkarmasını sağlayacaktır.

Kitle konumuna düşen bir bilinç her şeyden önce devingenlik özelliğini yitirmektedir. Bu yitirme ile birlikte de bilinç artık kendini değiştirmekten aciz bir konuma düştüğü gibi aynı zamanda değişim için dışsal bir devingene ihtiyaç duyar. Dışsal bir etkiyle yönlendirmeyi sağlayan bu durum bilincin bir kitle konumuna düşmesini sağlayarak kitlesel bir bilinç formunu ortaya çıkarmıştır. Aksi taktirde herhangi bir dışsal koşul olmaksızın bilincin koşullu/koşulsuz her türlü duruma katlanacak kadar “uyumsuzluğun uyumluluğu”nu yaşayan bir şey haline gelmesi mümkün olmaz.

Kitlesel bilinçte bir uyumsuzluğun uyumlu hale getirilmesi temelde toplumun işlevsel yapısıyla ilgilidir. Toplum eğer çeşitli hegemonik amaçlarla belli koşullar altında kendisini bütün bireysel eğilimlerin üstünde tutup tüm bu eğilimleri toplumsal işlevin tüm alanlarında baskı altında tutarsa bireye bunların kabul edilmesi dışında herhangi bir seçenek bırakmaz. Bunun sonucunda da böylesi bir ortamda kendisine herhangi bir çıkış yolu bulamayan birey yabancı da olsa ona sunulan her türlü şeyi bir hakikatmış gibi kabul edip benimser. Böylece bu hakikatin düşüncenin nesnel varoluşunda nesnelliğini kaybeden bir hakikate indirgenmesiyle birlikte bu durum en nihayetinde bilincin varlığının kitleselleşmeye feda edilmesine sebep olur.

KAYNAKÇA VE EK OKUMALAR:

Adorno, Theodor W., “Culture Industry Reconsidered”, New German Critique, No. 6 (Autumn, 1975): 12-19.

Adorno, Theodor W., Kültür Endüstrisi Kültür Yönetimi. Çevirenler. Nihat Ülner, Mustafa Tüzel, İstanbul: İletişim Yayınevi. 2011.

Adorno, Theodor W., Horkheimer, Max, Dialektik der Aufkläung Philosophische Fragmente. Frankfurt: Fischer Taschenbuch Verlag, 2017.

Adorno, Theodor W., Negative Dialectics. Çeviren. E. B. Ashton, London: Routledge Press, 2004.

Adorno, Theodor W., Minima Moralia. London: Verso Press, 2005.

Adorno, Theodor W., Against Epistemology: A Metacritique Studies in Husserl and the Phenomenological Antinomies. Cambridge: Polity Press, 2013.

Çağmar, Mehmet Şirin, Adorno’da Kitleselleşmiş Bilinç ve Kültür Endüstrisi. İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2022.

Kant, Immanuel, Critique of Pure Reason. Cambridge: Cambridge University Press, 1998.

Jan, Spurk, Toplumsal Aklın Eleştirisi. Çeviren. Işık Ergüden, İstanbul: Versus Yayınevi, 2008.

Yazar : Mehmet Şirin ÇAĞMAR (Dr.)