Mill, J. Stuart

1806-1873 yılları arasında yaşamış, 19.yy İngiliz filozofu.

Genel değerlendirme. Özgürlüğün toplum tarafından tehdit edildiğini düşündüğü liberal korku çağında liberalizmin ahlaki temellerini yeniden değerlendirerek bireyselliğin kapsamlı bir savunusunu yaptı. Liberal korku çağı, devlete karşı özgürlüğü korumaya çalışan klasik liberalizmin halka karşı mülkiyeti ve özgürlüğü korumayı amaçlayan modern liberalizme dönüşme hikayesini karakterize etmektedir. Düşünürün ortaya koyduğu çaba faydacılığı pozitif özgürlükle ve bireysel özgürlüğü toplumsal mutlulukla birleştiren bir hassasiyeti içerisinde barındırıyordu. Toplumun müdahalesi karşısında birey için dokunulmaz bir özgürlük alanı yaratmak Mill’in öncelikli amacıydı. Bahsi geçen bu amaç eleştirel değerlendirmesine Tocqueville’in de katkı sunduğu “çoğunluğun tiranlığı” koşullarına, yani egemen düşünce ve inançların kamuoyunca desteklenen zorbalığına karşı koyabilme hakkını temellendirmeyi öngörmekteydi. 

Özgürlük. Fayda, müdahale etmeme ve gerçeği arama, Mill’in düşüncesinde özgürlüğü korumak için formüle edilen temel ilkelere karşılık gelmektedir. Fayda, özgürlük ve mutluluğu birbirini tamamlayan kavramlar olarak gören düşünüre göre, kişilerin kendi bireysel hazları için yapacağı eylemler toplumsal faydaya ve mutluluğa da katkı sunmaktaydı. Bu tespit, faydanın Mill düşüncesinde bir tür “görünmez el” fonksiyonuna sahip olduğunu göstermektedir. Fayda ilkesi bakımından dikkate değer bir diğer husus düşünürün bireysel özgürlüklere dayalı çoğulcu toplum tasarısıyla çelişme pahasına herkes için geçerli bir fayda skalası çıkarma konusundaki ısrarıydı. Mill sabit ve evrensel bir insan doğasına atıfla yüksek zevklerle aşağı zevkler arasında şeylerin sağladığı fayda bağlamında fark olduğunu ve insanların ancak yüksek zevkleri seçerek daha fazla özgürlük ve mutluluğa ulaşabileceğini düşünmekteydi.   

İkinci ilke olan müdahale etmeme başkalarına zarar verilmediği müddetçe kendi iyiliğimizi arama hakkını özgürlüğün doğal bir parçası sayıyordu. Başkalarının menfaatlerini ilgilendirmeyen konularda topluma karşı sorumlu olmadığımız tezi kamusal baskıya karşı mahrem alanı korumayı amaçlıyordu. Bu ilke çoğulcu bir toplumun maddi zemini ile düşünce ve vicdan özgürlüğünün esas dayanağı olarak da tasarlanmıştı. Baskı sınırlanarak her bir bireye kendi tercih ve arzuları doğrultusunda yaşama şansı verilirse insanlar tüm potansiyellerini gerçekleştirebilecek, bu durum da toplumsal faydayı arttıracaktı. Bu bağlamda özgürlük ve çoğulculuk ilerlemenin mantıksal koşullarıydı.

Tıpkı fayda ilkesinde bir benzeri görüldüğü üzere müdahale etmeme de düşünür tarafından ciddi istisnalarla yumuşatılmıştır. Meşru müdafaa ve başkasına gelecek zararı önleme adına özgürlüğünün kısıtlanabileceğini kabul eden Mill, uygar halkların gelişmekte olan toplumları vesayet altında tutmasını olumlayarak çağının Britanya’sı gibi emperyal güçlerin uygarlaştırıcı eylemlerini özgürlük adına meşru görmüştür.

Mill’in özgürlüğü korumada kullandığı son önemli ilke gerçeği aramadır. Bu prensip toplumun insanların hakikati arama çabasını tehlikeli bulsa dahi engellememesi gerektiği tezi üzerine inşa edilmiştir. Mill’e göre yasaklanan düşünce yanlışsa hakikat susturulmuş olur, ancak eğer doğruysa yanlış yasaklandığından doğru bir süre sonra dogmaya dönüşür. Rekabet hayatın diğer alanlarında olduğu üzere bilgi, bilim ve düşünce meselelerinde de en rasyonel çözümü karakterize eder. Epistemolojik çoğulculuk kişilere doğru bildikleri yolda ilerleme fırsatı vererek toplumsal faydayı artırır.    

Faydacılık. Mill’in siyaset felsefesini sadece özgürlük kavramına yaptığı katkı nedeniyle değil, aynı zamanda faydacılık geleneği ve demokrasi teorisi bağlamlarında da önemli görmek gerekir. Bentham faydacılığını eleştiren düşünür, faydayı bireysel ve toplumsal rasyonelliğin temel ölçütü sayma noktasında daha önceki faydacı literatürünün temel varsayımını içtenlikle paylaşır. Ancak ona göre mutluluk sadece nicelikle değil, aynı zamanda nitelikle de ilgilidir. Bu nedenle fayda eylem ve davranışların nihai rasyonellik ölçütü olsa dahi, içeriği yine de daha nüanslı bir şekilde ele alınmalıdır.

Demokratik teorisi. Düşünürün demokrasi teorisine katkısı ise inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Ona göre kapitalizm adaletsizlikleri azaltma, liberalizm ise özgürlükleri koruma noktasında temel kurumsal çerçeveye karşılık gelir. Ama yine de Mill, başta feminizm ve sosyalizm olmak üzere demokrasiyi daha eşitlikçi bir içerikle yeniden kurmaya yönelik muhalif hareketlere de sempati besler. Ona göre sosyalist komün deneyimi daha adil bir dünya için içten bir çağrıdır. Ayrıca cinsiyetler arası ilişkinin eşitlikçi bir temelde gelişimi toplumun faydası için gereklidir. Bu bağlamda kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi gerektiğini düşünür. Bahsi geçen düşünce liberal feminizmin erken dönem bir savunusu olarak da okunabilir. Mill’in faydacı felsefesi son kertede tam bir eşitliği kabul etmesine engeldir. Eğitimlilerin çift oy hakkına sahip olmasına yönelik tezi sadece niteliği nicelikten üstün tutan faydacı perspektifi bakımından değil, aynı zamanda çoğunluğun tiranlığı karşısında demokratik özgürlüğün elitist savunusu anlamında da dikkate değer bir eğilimi karakterize eder.

KAYNAKÇA

Gray, John. Mill on Liberty: A Defence, Londra ve New York: Routledge, 1996.

Gray, John. Post-Liberalizm, Çev: Müfit Günay, Ankara: Dost Yayınları, 2004.

Mill, J. S. Faydacılık, Çev: Nazmi Çoşkunlar, İstanbul: Milli Eğitim Yayınları, 1986.

Mill, J. S. The Logic of The Moral Sciences, London: Duckworth Books, 1987.

Mill, J. S. Hürriyet, Çev: Mehmet Osman Dostel, İstanbul: Milli Eğitim Yayınları, 1988.

Yazar : Armağan ÖZTÜRK (Artvin Çoruh Üniversitesi)