monad

[Alm. Monade [Fr. monade ] [İng. monad

Kavramın kökeni ‘birlik’ anlamına gelen Yunanca monas (μόνος) sözcüğüdür. Kavram daha önce birkaç filozof tarafından kullanılmış olsa da, yaygın olarak bilinen anlamını Gottfried Wilhelm Leibniz’in felsefesinde bulmuştur.

Monad düşüncesinin kökeni. Leibniz, monadları, cisimlerin sonsuz bölünebilirliği düşüncesinden çıkarır. Cisimleri ne kadar bölerseniz bölün hep daha küçük parçalarla karşılaşırsınız, yani cisimler en azından ilkesel olarak sonsuz bölünebilirdir. Bunun nedeni cisimlerin uzamlı olması yani uzayda yer kaplamasıdır. O halde uzamlı olan her şey sonsuz bölünebilirdir. Cisimler parçalardan meydana geldiği için bileşiktirler. Bileşik kavramını incelediğimizde ise onun basit şeylerin bir araya gelmesi anlamına geldiğini görürüz. Peki bu basit şeyler nedir? Cismin parçaları olamaz çünkü sonsuz bölünebilirlikten dolayı cismin tüm parçalarının kendileri de parçalardan oluşmuş olmalıdır. Bir şeye basit ya da yalın diyebilmemiz için onun parçalardan oluşmaması gerekir. Uzamlı şeyler her zaman parçalardan oluştuklarına göre basit şeyler uzamlı olamazlar. İşte bu parçaları olmayan, dolayısıyla da uzamsız olan basit şeylere Leibniz monad adını verir. Leibniz, buna ek olarak, monadların yegane gerçek tözler olduğu sonucuna varır. Bu düşünce yine sonsuz bölünebilirlik düşüncesine dayanmaktadır. Leibniz töz kavramının geleneksel özünü kabul eder; buna göre töz, varolmak için başka bir şey ihtiyaç duymayan şeydir. Cisimler varlıklarını parçalarına borçludur, parçaları olmazsa cisimler de olmaz, dolayısıyla onlar töz olamazlar. Monadlar ise uzamsız ve dolayısıyla parçasız oldukları için var olmak için parçalara ihtiyaç duymazlar, bu yüzden de onlar gerçek tözlerdir.

Evrendeki etkinlik. Leibniz, önemli bir sorunun yanıtını da monadlar sayesinde bulur: Evrendeki etkinliğin kaynağı nedir? Evrende olan biten fiziksel değişimlerin nasıl gerçekleştiğini fizik bilimi yoluyla açıklayabilsek de, tüm değişimlerin neden gerçekleştiği sorusuna yanıt bulamayız. Bunun yanıtı cisimlerde, dolayısıyla fizik biliminde değildir. Monadlar, uzamlı olmadıklarından onları yalnızca uzamsız olduğunu bildiğimiz kendi ruhumuza benzer şeyler olarak düşünebiliriz. Ruhumuz – ki o da bir tür monaddır – bazen istemli bazen de istemsiz olarak bedenin hareketlerinin yani eylemlerinin nedenidir. Monadlar da cisimlerin temelinde olan gerçek tözler olduğu için, evrendeki her tür etkinliğin nedeni olacaktır. Leibniz’in monadlar ile ilgili en iyi bilinen iddiası, monadların pencereleri olmadığı iddiasıdır. Bu, monadların uzamsız olmalarından dolayı, dış etkiye kapalı oldukları anlamına gelir. Yani, tüm monadlar etkinlik ilkelerini kendi içlerinde taşımaktadırlar.

Monad düşüncesinin metafiziği. O halde, Monadlar, metafizik bir düşünmenin sonucunda anlaşılabilen varlıklardır. Onlar deneysel bilimin nesneleri olamazlar, çünkü uzamsız oldukları için gözlemlenebilir değillerdir. Ancak metafiziksel düşünme bize monadların var olması gerektiğini ve cisimlerin temelinde monadların olması gerektiğini gösterir. Leibniz, monadların bir araya gelerek cisimleri oluşturmasını sonsuz sayıda noktanın bir araya gelerek bir doğru parçasını oluşturmasına benzetir. Monadları üçe ayırır: Çıplak monadlar, ruhlar ve tinler. Çıplak monadlar, yalnızca algıya sahiptirler, bilinçleri yoktur ve bir araya gelerek cisimleri oluştururlar. Ruhlar, temelde bilince sahip bir organizmanın başat ya da egemen monadıdırlar, bu tür monadlar bilinç sahibi, gelişmiş organizmalarda bulunurlar, örneğin bir köpek ya da koyunda. Tinler ise bilince ve aynı zamanda akla ve öz-bilince sahip insanlardaki egemen monaddır.

Tüm monadlar, Leibniz’e göre, Tanrı tarafından yaratılmıştır. Zira, parçaları olmayan bir şey olarak hepsi bir tür ruhsal nokta olarak kabul edilebilecek bu varlıklar ancak doğaüstü bir gücün yoktan var etmesi ile var olabilirler. Dolayısıyla onların yok olmaları da doğal bir süreç sonucunda olamaz, ancak Tanrı tarafından yok edilebilirler. Hiçbir monad bir diğerinin aynısı değildir, çünkü Tanrı’nın olabilecek en fazla çeşitliliğe sahip evreni yaratması onun mükemmelliğinin bir sonucudur. Böylece evren ve evrendeki her şey her biri birbirinden farklı sonsuz sayıda monaddan oluşmaktadır.

Uzamsız olandan uzamlı olanın meydana gelmesi. Monadlar teorisinin en büyük sorunlarından biri monadların cisimleri, yani uzamsız şeylerin uzamlı şeyleri, nasıl oluşturduğu sorunudur. Leibniz bu sorunu cisimlerin monadlar yığının görünüşü oldukları, dolayısıyla cisimlerin fenomenler olduğunu öne sürerek çözmeye çalışmıştır. Cisimler onun deyimiyle “iyi-temellendirilmiş fenomenler”dir. Bu onların hayali şeyler olduğu anlamına gelmez, aksine temelinde monadlar olduğu için cisimler gerçektir ve vardır, ancak daha temel düzeyde esas gerçeklikler monadlardır, monadlar olmazsa cisimler de olamazlar.

KAYNAKÇA

Rescher, Nicholas. G.W. Leibniz’s Monadology: an edition for students. London: Routledge, 1992.

Jolley, Nicholas. Leibniz. Çeviren Deniz Soysal. İstanbul: Alfa Yayınları, 2021.

Leibniz, G. W. Philosophical Essays. Indianapolis : Hackett Publishing Company, 1989.

Leibniz, G. W. Monadoloji. Çeviren Devrim Çetinkasap. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 2020.

Copleston, Frederick. Leibniz. Çeviren Aziz Yardımlı. İstanbul: İdea Yayınevi, 2013.

Yazar : Deniz SOYSAL (Süleyman Demirel Üniversitesi)