önsel

[Alm., Fr., İng. a priori] [Lat. a priori = önden, önceden olan] [es. t. kabii]

Deneyde bağımsız olan, ama deneyle canlandırılabilen, bilincine varılabilen (bilgi); deneyin ötesinde geçerliği olan (bilgi).

Önsel bilgi, Platon’dan beri felsefede üzerinde durulan bir sorundur. Yeni çağ bilgi öğretisinde önsel (a priori) ile sonsal (a posteriori) temel bir kavram ikilisidir:

1– Bilginin iki kaynağı öğretisinde önsel şunlarla eşanlamlıdır:

a. Düşünceden, ustan gelen, kavramsal olan.
b. Doğuştan,
c. Kendiliğinden (spontan) oluşan;

sonsal ise bunların karşıtı olan kavramlarla bir sayılır:

a. Duyusal deneyden gelen,
b. Edinilmiş,
c. Alınmış.

2– Kant bu karşıtlığı yeniden ortaya koyup derinleştirmiştir. Kant önsel deyince, deneyi olanaklı kılanı anlar; çünkü ona göre her bilgi zaman bakımından deneyle başlar, ama yalnız deneyden türemez. Bu anlayışta önsel = kavram, düşünce değildir, çünkü önsel olan görüler de (uzay ile zaman) vardır; bunlar da deneyi olanaklı kılan biçimler, koşullardır.

3– Çağımızda görüngübilim ve bu çığırın önsel olarak özü görme ilkesi, önseli yalnız kavramsal olana bağlılığından ayırmamış, onun biçim ilkeleriyle olan ilişkisini de kesmiştir. Bu anlayışta önsel, doğrudan doğruya görülen özlüklerin niteliklerini, öz bağlamlarını ve öz ilişkilerini, hem de özellikle içerikleri bakımından belirleyen bir terim olmuştur. Kant’ın biçimsel önsel’ine (formal a priori’sine) karşı içeriksel bir önsel ileri sürülmüştür. Ayrıca duygusal önselden (emotional a priori), değer önselinden (M. Scheler, N. Hartmann) ve dinsel bir önselden de (R. Otto, Troeltsch) söz edilir.

Yazar : YAZARINI BEKLEYEN MADDE....