özgecilik

[Tr. Alt. alturizm ] [Fr. altruisme ] [Alm. Altruismus ] [İng. altruism ] [Es. T. diğerkâmlık ] > Kullanım Orta Türkçe’deki öteki anlamında türetilmiş öz + ge ‘den gelmektedir. Yine autrui + ism Latince öteki anlamına gelen alter’den eski Fransızca’ya geçen autrui’den türemiştir. Terim Fransızca’da altruisme olarak ilk kez 19.yy. ortalarında Auguste Comte tarafından kullanılıp popüler hale getirilmiştir. 

Psikolojik tanımı. Özgecilik, bir insanın diğer insanlar ve hayvanlarla ilişkisinde sergilediği, belirli özelliklere sahip bir tutumdur. Bu tutumun en önemli görünümü, kişinin eylemlerinin merkezine kendini koyarak davranmaması, kendi yararını hedeflememesi, kısaca benci olmaması, ben merkezci davranmamasıdır. Bencilik bütün canlılar gibi insanın da doğal bir yönelimi olsa da, yaptıklarımızı hep kendimiz için ya da bir çıkar ve beklenti ile yapmayız. Bazı davranışlarımız yalnızca karşımızdakine yardım etme, onun kötü halini sonlandırma, onu iyi bir hale ulaştırma amacıyla gerçekleştirilir. Hiç karşılık beklemeden yardım eder, başkalarına zarar verecek davranışlarımızı kendi çabamızla durdurur, tehlikelere rağmen başkalarına destek çıkarız. Bu bakımlardan özgecilik, başkalarının iyi halini kendimizinki ölçüsünde, hatta bazen daha da fazla istemeyi kapsar. Bütün bunları bir görev, bağlılık ya da inanç gerekçesiyle değil, sadece karşımızdaki için yaparız. Günlük yaşam küçük küçük özgeci davranış örnekleriyle doludur. Otobüste yaşlılara yer vermekle başlayıp arkamızdan gelenlere çarpmaması için kapıyı tutmaya kadar uzanan bir çeşitlilik gösterir.

Nadir olmakla birlikte, özgeci eylemlerin daha uç görünümleri de vardır. Başkalarına yardım etmek için kendini büyük tehlikelere atmayı, hatta ölümü göze almayı da kapsar. Bu bakımdan, bazı ahlak öğretileri tarafından yaşama içgüdüsünü alt etme olanağı veren bir özelliğimiz olarak görülür. Yaşama içgüdümüze hiçbir şekilde hizmet etmeyen bir davranışı, ona aykırı olduğu halde gerçekleştiririz.

Etik. Felsefe açısından en önemli soru, özgeci tutumun nasıl mümkün olduğudur. Pek çok düşünür, bu tür eylemleri güdüleyenin ne olduğu üzerine kafa yormuştur. İnsanların, başkalarına yardım etmeye yönelten doğal bir eğilimle ya da yetiyle doğup doğmadığı; bu özelliğin sonradan eğitimle ne ölçüde kazandırılabileceği tartışılmıştır. Özgeciliğin insanda neden ve nasıl var olduğunu kesin olarak bilemesek de, konu hakkında kimi açıklamalar üretilmiştir. Örneğin Locke zihnimizde doğuştan işlenmiş halde ahlaksal birtakım ‘doğa yasaları’ bulunduğunu iddia ederken, Darwin bunun sebebinin toplumsal bütün hayvanlarda karşımıza çıkan ‘toplumsal içgüdü’ olduğunu söylemiştir.

Özgeci davranışlar incelendiğinde bunların yakın çevremize karşı daha çok ve daha isteyerek sergilendiği görülür. İnsanlar aile bireylerine, yakın akrabalarına, dostlarına karşı daha özgecidir. İlişkiye girdiği insanlar kendi yaşam ve sorumluluk çevresinden uzaklaştıkça, karşılıksız bir özgeci tavrın zayıfladığı görülür. Özgecilik bu tür insanlar karşısında ‘görünüşte’ bir hal alır. Kişi, ancak alabileceğini hesapladığı oranda ya da karşıdaki kişinin kendisine verebileceği herhangi bir zararı önleyebilmek için karşıdakini eylemlerinde odağa koymaya, verici olmaya çalışır. Bu hesaplamanın sonucu öngörülemediği takdirde de, bu tutumdan uzaklaşılır.

Bununla birlikte, insanlar hiçbir yakınlıkları olmasa da, aynı gruptan ya da aynı kategoriden olduklarını düşündükleri, kendileriyle aralarında bir bakımdan özdeşlik ve yakınlık olduğuna inandıkları kişilere karşı da özgeci davranabilirler. Örneğin hemşeri olmak, aynı milletten, dinden, mezhepten olmak, aynı partiyi desteklemek, aynı cinsiyete sahip olmak, hatta aynı takımı tutmak bile özgeciliği tetikleyen güdülenimler olabilir. Bunlar da karşılıksız iyilik yapma tutumunu ortaya çıkarır. Elbette bu noktada bazı insanların hiçbir yakınlıkları olmadığı halde kimi durumlarda karşılarındaki kişiye karşılıksız iyilik yapabildikleri olgusunu da gözden kaçırmamak gerekir. Bu insanlar, içten gelen bir değer duygusu ve itilimle, saf bir özgeci tutum sergiler.

İnsan doğası ve özgecilik. İnsan üzerine düşünüldüğünde, özgeci davranışları mümkün kılan kimi özelliklerimiz olduğunu saptamak zor değildir. Merhamet duygusu, empati becerisi bunların başında gelir. Bazı düşünürler içerdiği doğal yasalar aracılığıyla aklın, bazılarıysa başkaları adına bizi yargılayan vicdanın bu özelliği kazandıran bir yeti olduğunu öne sürer. Bu sayılanlar açısından bakıldığında şu rahatlıkla söylenebilir: Bu sayılanlar sonradan geliştirilebilir, şekillendirilebilir, ama insanın yapısına sonradan eklenemez. Dolayısıyla insanda bu tutumun doğal bir zemini muhakkak bulunmakla birlikte, sonradan şekillendirilen, kazandırılan yanları da vardır. Toplumsal kurallar ya da beklentiler, terbiye ya da eğitim de insanları özgeci davranışlara yönlendirebilir. Ancak bunlar bu özelliği var etmeye değil, şekillendirmeye yarar. Örneğin bu tutumun kimlere karşı, hangi durumlarda, ne ölçüde, hangi davranışlar aracılığıyla sergilenebileceği öğretilebilir. Bu tutumun görünümlerine bir sınır çizilir, bir biçim kazandırılır. Ancak insanın bu tutuma doğal bir eğilimi olduğunu şu davranışlardan da anlarız. Çoğu insan özgeci davranış kalıplarını başkalarını izleyerek kendiliğinden öğrenir, ardından kendi yaşamında da uygular. Duygudaşlık denemeleri yapar, kendisini başkalarının yerinde düşünür, karşı tarafı anlamaya çalışır. Böyle biri olmayı kendisine bir hedef olarak koyar. Bu tutumlarının övülmesinden hoşlanır.

Elbette özgeciliği, yapana zarar veren bir tutumdan ibaret saymamak gerekir. Çok aşırıya vardırıldığında mahzurları ortaya çıksa da, hem yapana hem de maruz kalana faydaları vardır. En başta insanlar arası ilişkileri oluşturur ve geliştirir. İnsanlar, özgeci olmayan insanlarla bir arada bulunmayı pek tercih etmez. İlişkilerde, bencillik istenen, kabullenilen bir tutum değildir genelde. İnsanlar arası ilişkilerin güvenilir ve sağlam olmasını sağlar. Kişinin kendisini ve dünyayı iyi olarak algılaması olanağını yaratır. Kişisel mutluluğu artırır. Başkasının iyiliğine muhtaç olanın zorlu koşulları daha iyi bir psikolojik halle geçirmesini, geleceğe daha güvenle bakmasını sağlar. Aslına bakılırsa özgecilik, insanın toplumsal bir varlık olmasının görünümü olduğu gibi, insanların bir arada yaşamasını olanaklı kılan ve sağlayan temel bir yaşam tutumudur da.

KAYNAKÇA

Bravo, Hamdi. Vicdanın Sessizliği, Fol Kitap, Ankara, 2020.

Darwin, Charles. İnsanın Türeyişi, Çev. Öner Ünalan, Onur Yayınları, İstanbul, 2002.

Günör, Recep Batu. Ahlak Felsefesinde Özgecilik, Atlas Kitabevi, Ankara, 2020.

Nietzsche, F. Ahlakın Soykütüğü: Bir Polemik, Çev. Zeynep Alangoya, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2011.

Wikipedia, the free encyclopedia. Altruism maddesi, https://en.wikipedia.org/wiki/Altruism.

Yazar : Hamdi BRAVO (Ankara Üniversitesi)