Panaitios

[Yun. Παναίτιος] [Lat. Panaetius[Alm. Panaitios] [Fr. Panétios] [İng. Panaetius

Yaklaşık olarak M.Ö. 185/180-110/109 yılları arasında yaşayan ve orta Stoacılığın kurucusu olarak anılan Rodos doğumlu filozof.

Yaşamı ve eserleri. Nikagoras’un oğlu olan Panaitios, Rodos’un köklü ailelerinden birine mensuptu. Babası ve büyükbabası gibi yaşamı boyunca çeşitli görevler üstlendi; henüz memleketindeyken (M.Ö. 155) Poseidonios Hippios’un rahibi olarak seçildi ve 150 yılında Lysiades’in yönetimi altındaki Atina’ya gitti. Muhtemelen 168 yılında Mallos’lu Krates’in derslerine katılan Panaitios, Stoacılıkla Atina’da tanıştı ve Babilli Diogenes’in idaresi altındayken okula katılıp Tarsuslu Antipatros’un öğrencisi oldu. Antipatros’un ölümünün ardından okulun başına geçen Panaitios tarihçi Polybios ile birlikte meşhur Romalı Scipio Africanus’un öğretmenliğini yaptı. “Scipio çevresi” olarak bilinen ünlü Romalılar arasında sayılan filozofun en bilinen öğrencileri Laelius, Quintis Tubero, Gaius Fannius, Apollodoros, Publius Rutilius Rufus ve kendisinden sonra okulun başına geçen Poseidonios’tur. Panaitios’un hiçbir eseri günümüze ulaşmamıştır ama tanıklıklarda Öngörü Üzerine, Yükümlülükler Üzerine, Hoş Duygulanımlar Üzerine, Felsefe Okulları Üzerine ve Sokrates Üzerine başlıklı kitapları yazdığı söylenmektedir.

Felsefesi. Platon ve Aristoteles’e hayran olduğu söylenen Panaitios, Zenon’un öğretilerinde birtakım değişiklikler yapmıştır. Stoa felsefesinin uygulanması zor kuramlarını reddederek anlaşılır bir üslupla daha ılımlı görüşler ileri sürmüştür. Erken dönem Stoacılığın katı öğütlerini ve erişilmesi neredeyse olanaksız olan bilgelik idealini, Roma koşullarına uyarlayarak ortodoks düşünceyi yumuşatmıştır. Üç parçalı felsefe anlayışını sürdürmüş fakat öncellerinden farklı olarak ilk sırada fiziğin öğretilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mantık. Panaitios erken Stoanın “kavrayıcı izlenim (phantasia kataleptikē)” olarak belirlediği doğruluk ölçütüne “hiçbir engel olmadığında (to mēden ehhousan enstēma)” ifadesini eklemesiyle bilinir. Meşhur örneğe göre Herakles kendini mezarlıktan dönen Alkestis olarak tanıttığında, Admetos kavrayıcı bir izlenim almıştır ama ona inanmamıştır. Fakat Panaitios’a göre Admetos Alkestis’in öldüğüne, bir ölünün dirilemeyeceğine ve dirilen birinin ancak bir daimon olabileceğine inandığı için aslında bir engelle karşılaşmış ve bu yüzden yanılmıştır. Dolayısıyla Paniatios muhalif okulların kavrayıcı izlenim koşulsuz olamaz itirazlarına yanıt vermek için tanıma hiçbir engel olmadığında ifadesini eklemiştir. Filozof ayrıca kehaneti bir bilim olarak kabul eden Stoacılara karşı çıkarak duyuların tanıklığını eleştirmiştir. Cicero’nun dediğine bakılırsa Panaitios’a göre “kahinler en az güvenilmesi gereken organa, yani gözlerine güvenirler, oysa yargılarını oluştururken akıllarını ve zekâlarını kullanmaları gerekir.”

Fizik. Panaitios, göksel konuları diğer konular gibi derinlemesine araştıran bir filozof olarak tarif edilir. Filozofa göre, insan akıldan pay aldığı için hem doğayı hem de kendi doğasını bilebilir. İnsan olayların öncül nedenlerini ve sonuçlarını kavrar, benzer şeyleri karşılaştırarak gelecekteki olaylar arasında ilişki kurar ve yaşamı için gerekli olan ne varsa kendini buna hazırlar. Platon’u pek çok konuda izlemesine rağmen doğan her şeyin öldüğüne inandığı için ruhun ölümsüzlüğünü kabul etmez. Ruhun düşünce ve dürtü olmak üzere iki tür etkinliği olduğunu ileri sürer; buna göre düşünce hakikati keşfeder, dürtü ise yalnızca harekete geçer. Bu yüzden insana düşen görev düşüncelerini mümkün olduğunca yüce konulara yoğunlaştırmak ve dürtülerinin de akla boyun eğmesini sağlamaktır. Bununla birlikte Panaitios erken dönem Stoanın büyük tutuşma (ekpyrōsis) ve yeniden meydana gelme (palingenesis) kuramlarını reddeder. Kehaneti kabul etmediği gibi önceki Stoacıların Tanrılarla ilgili kuramlarına da kuşkuyla yaklaşır. Bu konuda yalnızca tanrıların insanlara yakınlık duyduğunu ve akıl sahibi olmak bakımından Tanrılarla insanların ortaklaştığını ileri sürer.

Etik. Ereği “doğanın başlangıçta bize verdiği şeylere göre yaşamak” olarak belirleyen Panaitios, doğanın buyurduğu yasalara aykırı davranmamayı, bunları korumayı, kendimize özgü doğamızı izlemeyi ve bütün eylemlerimizde doğa yasasını gözetmeyi öğütler. Erdemleri teorik ve pratik olarak ikiye ayırır ve her erdemin ilgili olduğu konuda yetkin olmak olduğunu söyler. Erdemin tek iyi olduğunu kabul etmekle birlikte mutluluk için sağlık, dışsal şeyler ve bedensel kuvvete de ihtiyaç duyulduğunu belirtir. Her şeyden önce hakikati aramanın ve hevesle onun peşine düşmenin insana özgü olduğunu söyler ve bunu gerçekleştirmek için ne yapılması gerektiğini yükümlülük kuramında açıklar. Panaitios, ahlaki bakımdan doğru olan şeyi ortalama insanın ulaşılabileceği bir değer haline getirmek istediği için asli yükümlülükler sıralamasına değiştirir: İlk sırada Tanrılara, sonra vatanımıza ve ardından ailemize yönelik yükümlülüklerimizi yerine getirmemizi bekler.

KAYNAKÇA

Cicero, Marcus Tullius. On Old Age. On Friendship. On Divination. Çeviren W. A. Falconer. Cambridge: Harvard University Press, 1923.

Cicero, Marcus Tullius. On Duties. Çeviren W. Miller. Cambridge: Harvard University Press, 1913.

Empiricus, Sextus. Against Physicists, Against Ethicist. Çeviren R. G. Bury. Cambridge: Harvard University Press, 1936.

Van Straaten, Modustus. Panaetii Rhodii Fragmenta. Leiden: E. J. Brill, 1962.

Yazar : Melike MOLACI (Necmettin Erbakan Üniversite