Schelling, Friedrich

1775-1854 yıllan arasında yaşamış Alman idealist düşünürü.

Temel eseri: System der transcendentalen Idealismus [Transendental İdealizm Sistemi].
Schelling, Fichte'nin temel kavrayışını, idealist bakış açısını paylaşmakla birlikte, onun Mutlak Egonun bir ürünü olarak, yalnızca bireysel bilinçle irâdeye karşı koyan bir engel işlevi gören doğa anlayışına karşı çıkmıştır. Gerçeklik temelde insan ruhuna ya da tinine çok benzer olan, kendi kendini belirleyen canlı bir süreç ise, doğa yalnızca irâdeye karşı koyan, ölü, mekanik bir düzen olamaz. Biz insan varlıkları, Schelling’e göre, doğayı anlayabiliriz, çünkü doğanın bizimle bir yakınlığı vardır, çünkü o dinamik bir zihnin ifadesi olup, onda yaşam, akıl ve amaç vardır.

Schelling, romantiklerle birlikte, tin, zihin ya da akıl kavramını, bilinçsiz, içgüdüsel ve amaçlı bir gücü de içerecek şekilde genişletir. Ona göre, bu güç kendisini organik dünyada olduğu kadar, organik olmayan doğada da gösterir. Bilinçsiz doğaya olduğu kadar, bilinçli doğaya da ortak olan yön saf faaliyet, kendi kendisini belirleyen enerjidir; gerçeklik eylem, yaşam ve irâdeden oluşur. Varolan herşeyin mutlak temeli ya da kaynağı yaratıcı enerji, mutlak irâde ya da egodur, herşeyde hüküm süren dünya-ruhudur. Aktüel olan herşey, Schelling'e göre, ondan çıkar. Şu hâlde, ideal olanla gerçek, düşünceyle varlık bir ve aynıdır; ve kendisini insan zihninde, bilinçli bir biçimde açığa vuran aynı yaratıcı enerji duyu-algısında, hayvansal içgüdüde, kimyasal süreçlerde, elektrikle ilgili fenomenlerde bilinçsiz olarak gerçekleşir. Hepsinde, Schelling'e göre, yaşam ve akıl vardır.

Kör, bilinçsiz bir itki olarak benim bedenime şekil veren ve onu harekete geçiren aynı ilke, burada kendisinin bilincine varır, kendisini kör, bilinçsiz öğelerden ayırır ve saf tin, saf bilinç hâline gelir. Evrensel ben kendisini bende ve daha başka sayısız bende ifade eder. O, yalnızca bilinçli benlerde, kendi bilincine varır. Schelling'e göre, köklerimizi evrensel, Mutlak Ben’den aldığımız ve yalnızca onda bulduğumuz sürece; gerçeğizdir. Buna karşın, bağımsız, yalıtlanmış bireyler olarak yaşadığımızda gerçek değilizdir. Mutlak kişisel benlik, bir yanılsamadan başka hiçbir şey değildir.

Schelling'e göre, Mutlak Ego'nun bir tarihi vardır. Kendi kendisini açımlayan Mutlak Varlık, nihaî hedefinin kendisinin tam anlamıyla bilincine varmak olduğu bir evrim sureci içinde varolur. Tıpkı kendi benlerimizde, bizim bilinçsiz ya da bilinçaltı hâllerden mutlak bir bilinçlilik hâline erişmemiz, kendimizin, kendi doğamızın tam olarak bilincine varmamız, fakat bu sürecin sonunda, bir ve aynı ben olarak kalmaya devam etmemiz gibi, evrensel ben karardıktan aydınlığa doğru yükselir Cansız doğadan insana doğru yükselen cetvel, mutlak bir özgürlüğe varıncaya dek, aşama aşama gelişen yaratıcı bir gücü açığa vurur. Doğa en yüksek amacına insanda ulaşır; kendi kendisinin tam olarak bilincine varma süreci ve bu arada doğa ve zihnin özdeşliği, insanda ortaya çıkar. Şu hâlde, en yetkin doğa kuramı, tüm doğa yasalarını algı ve düşüncenin yasalarına indirgeyen bir teori olmalıdır.

Doğa canlı olduğu ölçüde, Schelling'e göre, onda yasa, akıl ve amaç bulunduğu için, biz doğayı anlayabiliriz; doğa, bizim için bir anlam ifade eder. Schelling, Fichte'yle birlikte, değişmez töz düşüncesini reddeder ve onun yerine evrensel yaşamı, bilinçsizlikten bilince doğru gelişen ve nihaî amacı, insandaki kendi kendisinin bilincine varan akıl olan, canlı, yaratıcı ve amaçlı bir evrim ilkesini geçirir. Schelling matematiko-fiziksel doğa anlayışını reddedip, bunun yerine teleolojik bir doğa anlayışı geçirir ya da bilinçsiz amaçlılık öğretisiyle, mekanizmi teleolojiyle uzlaştırır.

Yazar : Yazılıyor....Elif DÜZGÜN (Erzurum Teknik Üniversitesi)