Schleiermacher, Friedrich Daniel Ernst

1768-1834 yıllan arasında yaşamış Alman idealist düşünürü.

Temel eseri Über die Religion [Din Üzerine] olan ve düşüncesinin merkezinde din bulunan Schleiermacher için en önemli problem, aklı olduğu kadar gönlü, yüreği de tatmin edecek bir gerçeklik konsepsiyonuna ulaşmak olmuştur.

Metafiziği: O, bu konuda Kant, Fichte, Schelling ve Spinoza’nın görüşlerinden yararlanarak eklektik bir sistem oluşturmuştur. Schleiermacher, tüm gerçekliği benden türettiği için Fichte'nin idealizmini reddeder ve gerçek dünyanın varoluşunu onaylar. Ona göre, biz düşünce ve varlığın aşkın temeline ulaşmak zorundayız; varolan herşeyin kaynağı, ona göre, hepsinin mutlak birliği olan, kendisinde tüm farklılık ve karşıtlıkların çözüldüğü bir ilkede bulunur. Biz, ona göre, yalnızca fenomenleri değil fakat şeylerin bizatihi kendilerini de bilebiliriz.

Bununla birlikte, düşünme tarzımızın algısal doğasından dolayı, şeylerin ilk kaynağına ilişkin olarak tam ve doyurucu bir bilgiye ulaşamayız; düşünce karşıtlıklar içinde ilerlediğinden dolayı, mutlak birliğe hiçbir zaman ulaşamaz. Problem, mutlak ilkeyi, düşüncenin ve varlığın özdeşliğini, Tanrı’yı bilmektir. Bu ilkenin doğası, her tür rasyonel bilgi imkânını dışta bırakır. Kavramsal düşünce kendisini hiçbir zaman farklılıklardan ve karşıtlıklardan kurtaramaz. Oysa, herşeyin nihaî ve en yüksek temeli olan mutlak birlikte, karşıtlık ve farklılıktan söz edilemez. Mutlak birlik olan Tanrı'ya akıl yoluyla ulaşmak olanaklı değildir

Schleiermacher'e göre, ideal olanı dinsel duygu ya da sezgide yakalayabiliriz. Düşünce ve varlığın mutlak birliği ya da özdeşliği, doğrudan ve aracısız olarak bilinçte tecrübe edilir. Din, sonlu olan herşeyin sonsuz olduğunun ve varoluşunu sonsuz olana borçlu bulunduğunun, zamansal olan herşeyin ezelî-ebedî olduğunun ve ezelî-ebedî olana dayandığının
bilincine varılmasıdır. Ona göre, din teori birtakım dogmalardan oluşmadığı gibi, ibadetten de meydana gelmez, çünkü Tanrı bilinemez.

Alman idealizmiyle Spinoza'nın Tanrı düşüncesinden hareket eden Schleiermacher Tanrı'yla dünyanın özdeşliğini kabul eder, fakat varolan şeylerin yalnızca Tanrı’nın sıfatları, varlık tarzları ya da yüklemleri olduğu görüşüne karşı çıkar. Dünyanın göreli bir bağımsızlığı vardır. Evreni açıklamaya çalışan her teori, Tanrı ile dünyanın ayrılmazlığını öne sürmekle birlikte, Tanrı düşüncesi ile dünya düşüncesini birbirinden ayırmalıdır. Tanrı zaman ve mekânın dışında olan bir varlıktır. Tanrı'ya, ona göre, kişilik atfedemeyiz, zira bu O'nu sonlu bir varlık hâline getirir. O'na düşünce ve irâde yükleyemeyiz, çünkü bunlar birbirleriyle çelişirler. Zira her tür düşünme ve irâde zorunlu olarak sonludur. Tanrı ezelî-ebedî, evrensel yaratıcı güçtür, yaşamın kaynağıdır.

Hemeneutikle ilgili Görüşleri: Schleiermacher, hermeneutiğin evriminde de önemli bir yer tutar. Başka bir deyişle, o, İlk ve Ortaçağda sadece Tanrının mesajlarındaki karanlık hususları açıklığa kavuşturmak, dinî bir metindeki kimi pasajların tutarsız veya anlaşılmaz oldukları görüldüğü zaman karşılaşılan anlama başarısızlıklarını bertaraf etmek için geliştirilmiş bulunan hermeneutiğin genel bir yorum tekniği hâline gelmesi sürecinde büyük bir katkı yapmıştır. Schleiermacher'e göre, hermeneutik ilkelere sadece güçlüklerle karşılaştığımız zaman değil, fakat ardama çabası içinde olduğumuz her seferinde başvurulmalıdır. Zira anlama süreci potansiyel olarak yanlışa hep açıktır. Ve dahası, yanlış anlama, sözcük anlamlarında, dünya görüşlerinde, v. b. g., yazan yorumcudan ayıran zaman dilimi içinde vuku bulan değişmelerden dolayı, doğallıkla ortaya çıkar. Araya giren tarihsel değişmeler anlamayı güçleştiren bir tuzak meydana getirirler.

Yazar : Yazılıyor....Elif DÜZGÜN (Erzurum Teknik Üniversitesi)