Stirner, Max

1806-1856 yaşamış olan maddeci Alman düşünürü.

En yüksek varlık olan insanın henüz yeni keşfedildiğini söyleyen Stirner’in felsefesine mutlak bir egoizm ve bireycilik damgasını vurmuştur. Kendi içinde dönüp baktığında, Romantik felsefenin nesnel idealizmin mutlak egosuyla değil de, somut bireysel benle, et ve kemikten meydana gelen insanla karşılaştığını öne süren Stirner, söz konusu bireysel benin ta ilk baştan beri kendisini korumaya ve öne sürmeye çalışan biricik bir gerçeklik olduğunu belirtmiştir. O kendi varoluşunu, kendisini tehdit eden başka varlıklar karşısında korumak durumunda olduğuna göre, bireysel benin esas ilgisi kendisiyledir. Stirner'a göre, filozoflar bu biricik bireysel gerçekliği çoğunluk ihmal etmiş ya da unutmuşlardır. Örneğin, Hegel felsefesinde, Mutlak îde ya da Tin her- şey iken, bireysel benin hiçbir önemi yoktur. Bu felsefede somut gerçekliğin yerini bir soyutlama almıştır. Bu durum, ona göre, yalnızca idealist felsefeler veya sağ Hegelciler için değil, fakat maddeciler veya sol Hegelciler için de geçerlidir. Stirner, Feuerbach'ın insanın dinde söz konusu olan yabancılaşmayı aşıp kendisini yeniden bulmasını isterken çok haklıdır. Çünkü Hristiyanlıkta, insanın özü insan varlığının dışındaki Tanrı kavramına yansıtılmış ve insan kendi imgesinden yaratılan bu varlık karşısında köleleştirilmiştir. Stirner'a göre, Feuerbach dinî yabancılaşma konusunda açmış olduğu polemikte haklı olmakla birlikte, bireysel beni ihmal etme yanlışına o da düşmüştür. Biricik bireyin anlam ve değerini kavrayamayan Feuerbach, İnsanlık veya Mutlak İnsan soyutlamasını, insanın devlet marifetiyle tamamlanması veya gerçekleşmesi masalını ortaya koymuştur.

İşte Stirner, tüm bu soyutlamalardan vazgeçip, somut insan kişisini ön plâna çıkarmış ve biricik ve özgür bireyi adeta putlaştırmıştır. Özgürlüğün mülkiyet yoluyla gerçekleştiğini dile getiren filozofa göre, kişi, kendisinin Tanrı, devlet, insanlık veya ahlâk yasası türünden güç ya da soyutlamalar karşısında köleleştirilmesine izin vermeyip, biricik bireyselliğini ifade etmenin yollarını aramalıdır.

Somut insanın kollektivite karşısındaki protesto ya da başkaldırısını ifade eden bu felsefe, bireyin biricikliğinde ısrar ederken çok haklı olmak, buna karşın aşırı bir egoizm yolunu tutarken, abartıya kaçma ithamıyla karşı karşıya kalmak durumundadır.

Yazar : YAZARINI BEKLEYEN MADDE....