Tanrı

[Tr. Alt. Yaradan, ilah ] [Alm. Gott ] [Fr. Dieu ] [İng. God ] [Lat. deus] [Yun. theos] [Ar. ilah] Öz Türkçe’de “gök, gökyüzü” anlamına gelen tengri kelimesinden türetilmiştir.

Tanrı kavramı, diğer pek çok kavram gibi farklı kültürlerde farklı şekillerde anlaşılmıştır. Örneğin, mitik kültürlerde tanrı, karmaşık duygu ve eylemlere sahip oldukça insansı varlıklara referansta bulunuyorken, Yeni Eflatuncu anlayışta varlığı ve mahiyetinin ayrılamaz oluşu nedeniyle kendisine varlık dahi yüklenemez bir basitliktedir. Deistik anlayışlarda evrenle herhangi bir ilişkisi bulunmayan “emekli tanrı” tasavvuru mevcutken, panteizmde evren ve tanrı özdeş olarak görülmektedir. Panenteizm ise panteizm ve klasik teizmin arasında bir yol olarak evreni Tanrı’nın bir parçası olarak görür. Ancak ana akım olarak ve özellikle çağdaş din felsefesinde tartışıldığı şekliyle tanrı kavramı klasik teizmin Tanrı’sına referansta bulunmaktadır.

Genel tanım. Klasik teizm ile referansta bulunulan ve semavi dinler dahil pek çok inanıştaki haliyle Tanrı; her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, mutlak olarak iyi, ezeli, ebedi, nedenlenmemiş, kendisinden başka her şeyin yaratıcısı ve devam ettiricisi olan aşkın, değişmez, zati, eşsiz varlıktır. Nitekim aksi özellikle belirtilmediği sürece tanrı kavramının referansı zikredilen mükemmel varlıktır. Söz konusu nitelikler bazı düşünürlere göre uyumlu ve birbirini gerektiriyorken, örneğin, kötülük problemi savunucularına göre çelişki içerisindedir. Tanrı’nın nitelikleri meselesi en az Tanrı’nın varlığı konusu kadar mühimdir.

Tanrı, alim-i mutlaktır. Tanrı, dünü, bugünü ve yarını bilir. Yeni Eflatuncuların ve İslam filozoflarının anladığı haliyle bu biliş tümel bir biliş olup tikel olayları kapsamamaktadır. Tanrı, suyun mahiyetini bildiği için suyun her halini bilmektedir, fakat aktif bir gözlemci gibi doğrudan ocaktaki suyun şu anda gaz hale geçtiğini bilmemektedir. Filozoflara göre aksi halde Tanrı, değişken bir bilişe sahip olur ve mükemmel olamazdı. Diğer yandan pek çok gelenek Tanrı’nın her an her şeyi bildiğini savunur. Arada bir uzlaşmazlık görünse de ortak hedefleri Tanrı’nın mükemmelliğini savunmaktır. Bununla beraber, Tanrı’nın geleceği bilmesi, insan özgürlüğü problemini doğurur. Ockhamlı William ile benzeşen düşünürler, bu problemi çözmek için Tanrı’nın bilişini insanın yapacak olması durumuna bağlayarak çözmek ister. William Hasker gibi felsefeciler ise geleceğin henüz var olmadığını ve dolayısıyla Tanrı’nın da var olmayan bir şeyi bilmemesinde herhangi bir sorun bulunmadığını savunarak çözmeye çalışırlar.

Tanrı, kadir-i mutlaktır. Tanrı’nın gücü “her şeye” yeter. Burada “her şey” ile neyin kastedileceği tartışmalıdır. Aquinas’ın işaret ettiği üzere mantıksal olarak çelişkili şeyler bir “şey” olmadığı için Tanrı’nın bunları yaratamıyor oluşu da Tanrı’da kusur oluşturmamaktadır. Diğer yandan bunu bir güçsüzlük olarak gören Eşarilik benzeri gelenekler nasıl olacağı bilinemese de Tanrı’nın imkansızı yaratabileceğini savunur. Fakat bu tür kabuller taş/sopa paradoksu gibi problemlere yol açmaktadır.

Tanrı hayr-ı mahzdır. Tanrı, kendisinden iyilikten başka bir şeyin çıkmadığı varlıktır. Bu niteliği iki şekilde anlamak mümkündür. Birincisi, kötülük; kusurdan ve eksiklikten kaynaklanır ve Tanrı bütün kusurlardan münezzehtir. Dolayısıyla Tanrı’dan çıkan her eylem de iyi olmak zorundadır. İkincisi, iyiliğin ölçütü Tanrı’dır ve onun yaptığını değerlendirecek üst bir kriter bulunmamaktadır. İkinci anlayış Euthyphron ikilemi gibi problemlere yol açmaktadır.

Tanrı ezeli ve ebedidir. Tanrı’nın ezeli ve ebedi olması çoğunlukla sonsuza uzanan bir zaman çizgisi üzerinde olduğu anlamına gelmemektedir. Bilakis, zamandan münezzeh olduğu anlamına gelmektedir. Tanrı’da herhangi bir değişim ve hareket bulunmadığı için Tanrı zamansızdır. Augustinus’un tabiriyle “sonsuz şimdilik” içerisindedir.

Aşkınların dönüşebilirliği. Özellikle ilahi basitlik anlayışını savunan düşünürler Tanrı’nın niteliklerinin birbirine dönüştürülebildiğini ve bunların da en nihayetinde Tanrı’yla özdeş olduğunu söylemişlerdir. Örneğin, Aristoteles ve Aquinas’a göre bir potansiyel, aktüel olduğu ölçüde iyidir. Tanrı da tamamen aktüel olduğu için tamamen iyidir. Böylece Tanrı’da zat-sıfat ayrımı ortadan kalkmaktadır. Diğer yandan Plantinga gibi felsefeciler farklı niteliklerin Tanrı’yla özdeş olmaları durumunda farklı niteliklerin birbiriyle özdeş olacağı ve ortaya mantıksal tutarsızlıklar çıkacağını söyleyerek itiraz etmiştir.

Tanrı hakkında konuşmak. Tanrı hakkında yargıda bulunurken ya da kutsal metinleri anlamaya çalışırken karşılaşılan zorluklardan biri de din dilinin mahiyetidir. İbn Meymun ile anılan tenzihi dil savunucularına göre Tanrı hakkında herhangi bir olumlayıcı yargıda bulunmak yanlıştır. Tanrı’nın yalnızca ne olmadığını söylemek mümkündür. Aquinas gibi düşünürlere göre ise Tanrı hakkında analojik bir dil kullanmak gerekir. Buna göre Tanrı iyidir denildiğinde buradaki iyilik insanlardaki iyiliğe benzeyen fakat tamamen de aynı olmayan bir iyiliktir. Tanrı hakkındaki önermeleri tamamıyla literal olarak algılayan gruplar da mevcuttur.

KAYNAKÇA

Feser, Edward. Aquinas: a Beginner’s Guide. Oxford: Oneworld Publication, 2009.

Groff, Peter S. “God.” Islamic Philosophy A-Z içinde, 48-51. Editör Peter S. Groff. Edinburgh: Edinburgh University Press, 2008.

Hançerlioğlu, Orhan. “Tanrı.” Felsefe Ansiklopedisi içinde, 224-225. Editör Orhan Hançerlioğlu. İstanbul: Remzi Kitabevi: 1993.

Leftow, Brian. “God, Concepts of.” Routledge Encyclopedia of Philosophy içinde, 93-102. Oxon: Routledge, 1998.

Plantinga, Alvin. Tanrı’nın Bir Tabiatı var mı?. Çeviren M. Sait Reçber. Ankara: Elis, 2014.

Reçber, M. Sait. “Tanrı’nın Sıfatları.” Din Felsefesi içinde, 83-113. Editör M.S. Reçber ve R. Kılıç. Ankara: Grafiker Yayınları, 2016.

Yazar : Abdullah Arif ADALAR (Sakarya Üniversitesi)